28 Haziran 2008 Cumartesi

Tabiat Evde ;)

lk gün yazımız kuzu uyanmadan ancak 3.günde yazıldı.Tam olarak da burda

25 Haziran 2008 Çarşamba

Tatil



Yok yok tatile falan gittiğimiz yok.Ev tatili yapmak için, birazda mecburi(ananne şehir dışına gidiyor) ,bir hafta izinliyim.Yarın başlıyor iznim, haftaya perşembe sahalara geri döneceğim:).
Mümkün olduğunca herkesi okuyacağım ama yeni bişey(en azından bu sayfaya )yazabilirmiyim bilemedim.
Yazabilmek ve görüşebilmek dileğiyle.
Hadi herkese sevgiler:)

18 Haziran 2008 Çarşamba

Bir yazının Anımsattıkları..

Bugün internette okuduğum bir yazı beni aldı götürdü.Çocukluğumda özellikle arife günlerinde toparlanıp gittiğimiz o kasabaya.
Gerçekten o kadar sessizmiydi o kasaba,kulaklarım alışık değilmiydi onları pek bilemedim.Ama o evin sabahını sevdiğimi hatırladım.
Alt katta babannem mutfağın bir kenarında yavaştan yavaştan kahvaltı hazırlarken rahmetli dedemin yan odada elinde kuranı cam kenarında oturuşunu .O odada hep kartlar olurdu.Bayramda seyranda ya da öylesine bir günde gönderilmiş üstü manzara resimli ya da yaldızlı pullu kartlar.Tahta evin tahtaları arasına geçirilmiş.Her biri özenle saklanmış değer verilmiş:)
Dedem kuranı bitirir bembeyaz pamuk sakallarını sıvazlar.Uyandınmı kız tombiş diye yanına çağırırdı beni:)
Pamuk dedem...
En sevdiğim pamuk sakallarıyla oynamaktı.Sorardı her sabah "bu gece rüyanda ne gördün?"
"boncuk düdük gördüm dede" cevabıydı beklediği.Almak için bahanesiydi herkese karşı.
Herneyse ben bunları hatırladım abimin bu yazısını okuyunca.O tren benide çok uyandırdı.O küçücük balkondan çok izledim giden treni.
Ben yazının başında kaldım duygulandım.Sizler sonunu getirin diye umarım...

Hatırla Onii Hatırla Onii...

Valla son günlerde iyice yukarda ki başlıkta bahsi geçen Temel'e döndüm.Hani Temel'i çok gizli bir bilgiyi almak için alırlar sorguya herşeyi denerler de yinede alamazlar bilgiyi.Sonra derlerki ne ağzı sıkı adammış ya gizlice gözlemleyelimde bakalım şuna.Alırlar kameralı bir odaya .Zavallı Temel ilk yalnız kalışında başlar başını duvarlara vurmaya."Hatırla oni hatırla oniii"Günlerdir düşünüyorum.Sonuç sıfır.Ben genelde uzun zamandır görmediğim arkadaşlarımı ya da daha önceden tanıştığımız 1-2 kez görüştüğümüz kimseleri pek hatırlayamam:(İşin kötüsü yolda görüp de hal hatır sorduklarındada hatırlıyormuş gibi yapamam.)Hemencik söyleyiveririm.Özür dilerim hatırlayamadım diye.Buna eşimde çok kızar "ya konuş işte nasılsa hatırlarsın konuşurken bir yerlerden ayıp oluyor insanlara" der.Ama ya olmazsa ya hatırlayamazsam.
İşte böyle birşey başıma geldi geçenlerde.Şu facebook denen yerde bir ortaokul-lise kız arkadaşım(!) oldukca yakınız ki herhalde bana samimi bir mail atmış.Hayır tanımıyorum ,kesin biri dalga geçiyor desem, ortak çok arkadaşımız var yani kesin tanıdık belkide yakın(?) İşin kötüsü resmide yok.Hayır kimseyede soramadım.Düşün babam düşün..
Chroma yardııımmm????

Keyif:)


Balkon kapatıldı.Camlar,çerçeveler,duvarla,yerler silindi.

Çiçek bakmayı beceremeyen ben, bu makus talihe bir son vermek için çiçek bile aldım balkonumuza.

Ayrıca boş saksılarda aldım keyfim neyi isterse onu dikeceğim.Öyle çiçek değil ama babanneme özendim domates,biber, limon falan, ama mutlaka fesleğen.

Bakalım şimdilik bu yorgunlukla oturmak kısmet olmadı.Çamaşırlar sürüyor keyfini bu akşam balkonun.

Ama kapımız açık.Şöyle vadi karşısında bir çay keyfi yapmak isteyen varsa buyursun gelsin:))

16 Haziran 2008 Pazartesi

Yeniden(Fotoğrafın Dili-5.Çalışma)



Nerde kaldı çocukluğum?



Hani nerde sabahları annemi babamı uğurlayışım? Nerde balkon korkuluklarında gitme diye yalvarışım ve daha o gider gitmez o anı unutuşum?



Nerde önlük giyip koşar adımlarla okula gidişim?



Nerde barakadan yapılmış okulum,leblebi tozları,simidim,elvan gazozum?



Nerde tenefüste 10 dakika koş koşa bahçeye çıkışım,toz toprak içinde oynayışım?



Nerde sırtıma bez sokan öğretmenim,bembeyaz yakam,siyah önlüğüm?



Nerde sıra arkadaşım,hani kimseyle arkadaş olmasını istemediğim?



Nerde kaldı bomboş eve gelişim,soba yakışım toz duman arasında?



Neden kormuyorum artık şimşek çakınca?



Neden artık şaşırtmıyor beni insanlar?



Şimdi neden daha lezzetsiz gazozlar,neden boğazıma yapışıyor pamuk şeker?



Hala var o şarkılar, o masallar.



Neden yok o içimdeki heyecan?Devler de korkmuyor,prenslerin gelip prensesleri kurtarışına sevinemiyorum neden?



İçimdeki çocuk orda duruyor biliyorum içime baktığımda onu hep görüyorum.



Heyecansız,çekingen,üşümüş,yorulmuş.Keşke koşmuş da yorulmuş olsaydı diye düşünüyorum.Acımıyorum, üzülmüyorum ,sadece mutsuz oluyorum.Herşeye rağmen fotoğraflara baktığımda şimdi diyorum şu fotoğraftan bakan gözler benim gözlerim olsaydı hala,keşke o ışığı hep kalsaydı.



Hayat bazen adil olamıyor malesef kimileri kırkında hala büyümeye çalışıyorken kimileri çok erken tanışıyor büyük olmakla.



Kapatıyorum gözlerimi içime bakıyorum.Orda öylece duruyor,mavi jilesi,kırmızı çorapları ve keçiboynuzu kıvırcık saçlarıyla çocukluğum.O hep içimde kalacak biliyorum.

Ondan vazgeçmiyorum.

Mahçupda olsa,yorgunda olsa bugünlerde Doğayla yeniden hayat buluyor görüyorum...



Yukarıdaki fotoğraf "öykü atölyesi-fotoğrafın dili5.çalışması" na aittir.




12 Haziran 2008 Perşembe

Acemi Şoför (Kelime Oyunları-Zor)

"Ya Allah bismillah" dedi arabanın kapısını açarken.Oturdu direksiyona ve önce aynalara baktı."Aman be" dedi "kaç yıldır cüzdanda taşıdım şu ehliyeti bir işe yarasında oda beni taşısın bari biraz" diye düşündü.Anahtarı kontağa soktu.

İki haftadır yeni aldığı arabayla gündüzleri boş pistleri,futbol sahalarını geceleri boş sokakları turlayıp duruyordu.O sabah"artık vakti geldi ,bugün de denemezsem asla çıkamam bu trafiğe "diye düşünmüştü.
Planını yaptı.Öğlenden sonra 3 gibi evden çıkacak halasıgile kadar gidip dönecekti.Ne vardı ki bunda.Zaten hergece gittiği yoldu.Tek fark geceleri pek kimse olmayışıydı."Bunun da üstesinden gelirim" diye düşündü.

Soktuğu anahtarı çevirdi,kemeri bağladı vitesi taktı veeeee yollara....
Sokak boştu.Bir iki çocuk maç yapıyordu ama onlara yavaşca yaklaşıp korna çaldı.Kenara çekildiler geçti.Garip bir şekilde güveni yerine gelmeye başlamıştıki işte ana caddedeydi.Tek sıra giden arabalar arada duran dolmuşlar,yan sokaktan çıkan taksi şöförleri.Aman yarabbi.Bu neydi böyle.İçinden "umarım kırmızı yanmaz" diye geçirdi."Zira bu panikle bir durusam bi daha kalakamam herhalde" diye düşündü.
Yol fena gitmiyordu... Tamda Ankaranın o meşhur yokuşuna gelene kadar.Eve ne kalmıştı ki...
Ama bir anda "olamaz!" diye düşündü.Yavaşda olsa akan trafik bir anda tıkandı.Zaten yol çalışması yüzünden 2 şeride düşen 4 şeritli yokuşda şimdide kaza olmuştu."Bu ne ya kabus olmalı "dedi içinden."Ufff napalım bindik bi alamete ...geri dönemeyeceğime göre hadi bakalım öyle böyle gidicez burdan" dedi.Ayağını frenden kaldırdı gaza yüklendi ama işte kabus.Araba stop etti.
"Sakin ol, sakin ol "diye fısıldadı onca korna sesi arasında kendi kendine."Kimse umrumda değil ben gidemezsem onlarda gidemez, çalın anasını satıyım çalın üstümden atlayın bari" diye sinirlendi.Anlaşılan sakin olma telkinleri pekde işe yaramamıştı.
Bir-iki derken üçüncüde kaldırdı arabayı.Ama garip bir şekilde araba hızlanmıyordu ve tek şeride düşen yolu da kapattığı için arkada bekleyenler iyice sabırsızlanmışlardı."Allahıııım bitsin bu kabus lütfen" diye söylendi."Ulan bu günü bir bitirirsem varya artık heryerde sürerim ben bu zıkkımı" dedi yüksek sesle.Ayağını tekrar debriyaja götürdü bastı sonuna dek sonra tam gaz.Evet garip ama olmuştu işte sonunda hız göstergesi 10-20leri bırakıp yükselmeye başlamıştı.Arabayı bulduğu ilk boşlukta sağa çekti.Kemeri çözüp arabadan indi.Tişörtü sırılsıklam olmuştu.Biraz nefes aldı."Tamamdır oğlum bitti bu iş" dedi...

10 Haziran 2008 Salı

Geceler(Kelime Oyunları-Fısıltı)

Ne zaman kapasam şu başucumdaki lambayı ,ne zaman şu cılız sarı ışık terketse beni, uyku henüz gelmeden fısıltılar doluşur odamdan içeri.Benden başka kimse duymaz onları. Aklım duyar ,kalbim duyar.Rahattırlar bu yüzden, istedikleri gibi dolanırlar etrafımda.
Bazısı çok eskilerden çıkar gelir.Kimisi daha bugünden.
Kimi yüreğimi daraltır yönümü çevirir bir yandan öbür yana.Kimi bir kuş oluverir gögüs kafesimde...
Ne zaman uykum gelmeden yatsam buluşurum o fısıltılarla.Hiç gelmedikleri olmaz.Sadıktırlar.
Ahhh bir gece şaşırtsalar beni...
Olmaz.
Hiç şaşırtmazlar hiç bekletmezler.Doluşuverirler dört bir yandan içeri.
Mücadele ettikce yükselir sesleri.Hep kaybederim susturmaya çalıştıkca.
Ne zamanki inceden inceye bir ezan sesi yayılır etrafa.Yavaş yavaş kaybolur hepsi.Çıkar gider kapıdan camdan.Bir ben kalırım sabah serinliğinde birde yorgunluğum...

9 Haziran 2008 Pazartesi

...

Kaç yıl bitti bugün,
6 mı??? Yoksa 13 mi? demeli bilemedim.
Hayatımda olduğun, hayatın yükünü sırtlarken omuz verdiğin,yürürken elimi tuttuğun ve bakarken daha güzel görmeme sebep olduğun için teşekkür ederim.İyi ki varsın bir ömür boyu…

4 Haziran 2008 Çarşamba

rum rum bum bum bum(ritmik söyleyin lütfen)

Okul kapandı.Etraftaki tüm öğrenciler yok oldu bir anda tek tük sonuç öğrenmeye gelen oluyor ama açık pazar bize kaldı.

Bencillik ettiğimi sanmıyorum ama burası öğrencisiz daha güzel. Esen rüzgarın sesi duyulabiliyor.Kuşlar kalabalıktan nereye gideceklerini şaşırmış değiller.Kimin elinde yiyecek bişey var hemen yanında bitiveriyorlar.
Küçük serçeler daha açık göz hiç bir lokmayı kaçırmıyor hemen atlıyorlar üstüne.Güvercinler kumrular daha sakin ,çoğu zaman önüne atılan lokmayı bile farketmiyorlar.Sadece düşerken gördüklerini alıyorlar.Garip , kocamanlar ama ,yemekten daha az pay düşüyor nasiplerine.Bazen kızıyorum, "yeter ama çok yediniz" diye serçelere. sonra vazgeçiyorum.Napalım doğanın düzeni buysa değiştirmek banamı düştü...

Hayalim, işimin olmadığı bir- iki saat bir fincan çay yapıp kendime, bir de ktabımı alıp çıkmak Şöyle her yeri görebilen ,ama çokda görünmeyen bir köşede oturup okumak birkaç sayfa.
mp3 çalarımın şarj aleti bozuk olduğundan müzik dinlemeyi malesef katamıyorum bu hayalimin içine.

Çıplak ayaklı kontes bana eski ama çok güzel bir kaset almış,arabada dinlemek için, sırf bunun hayaliyle arabayla gelmek istiyorum işe.En çokda "Hümeyra'dan Dönmek" dinlemek istediğim.

Yalnızım bu aralar.Ç.A.K pek gelmiyor.Tezi verecek inşallah bu aralar.Hayırlısıyla kurtulsun ve arkasına bakmadan gitsin istiyorum onun için.Kendim içinse sadece keşke gitmeseydi diyebiliyorum.Bir insan ilk görüşte birini bu kadar tanıdık bulabilirmiydi bilmiyorum oluyormuş yaşıyorum öğreniyorum.

Bu aralar birde Sudokuya takıldım.Bayılıyorum...Servisteki eğlencem o oldu.Çözülmüş atılmaya yüz tutmuş bulmaca dergilerini sayfalarını kocaaaa valiz çantamda gezdirip bulduğum her yerde çözüyorum.Çantamın içi kalem ve gazete kaynıyor temizlemek lazım biliyorum....

Lost'u bitirdim.Başım göğe ermedi.Ayrıca şimdi Ocak'a kadar beklemem gerekiyor sinir oluyorum.Diğer dizilere mi sarsam? yoksa film izlemeye mi dönsem ?karar veremiyorum.Yoksa yoksa kırıp dizimi kitaplarımla mutlu mesut mu yaşasam bilemiyorum

Tatile gitmek istiyorum, iznim yok biliyorum, ama yinede, hayal ediyorum ,mutlu oluyorum....

2 Haziran 2008 Pazartesi

Binbir Emekle Ama yılmadan Her Güne...(Kelime Oyunları-Kahve)


"Hadi hadi" dedi "bir saattir seni bekliyorum burda."
"Tamam canım napayım, ancak bitti sınav toparlandım geldim hadi kalk.Oooo beklemek zor geçmemiş galiba yemekte yemişsin "diye sitem etti
"Napayım canım kolaymı 2 saatir burdayım.Dide az önce gitti.yedik beraber."
"İyi ,hadi nasıl olsa yapmıştır bişey kızlar bende orda yerim geç kalmayalım" dedi.
Uzun boylu kısa saçlı kız paltosunu aldı.
"Dikkat et yerleri süpürdün" diye uyardı uzun kızıl saçlı olan.
Kısa saçlı kız mavi paltosunu giyindikten sonra düştüler yola."Kitaplarını çantama koy istersen" dedi biri ötekine tam durup kitap sokuştururken çantaya karşıdan geleni gördüler."Daha gitmedinizmi siz" dedi genç çocuk gözlüklerini düzeltirken."Yok hayatım ancak, akşam konuşuruz telefonda" dedi uzun saçlı kız öpüştüler ayrıldılar."Dikkatli gidin eisberg" diye uyardı oğlan kızlardan birini.Sonrada göz kırptı.
Kızlar durağa yaklaştıklarında servis gelmişti.Koşarak servis kapısına yaklaştılar."Hadi hadi" dedi kısa saçlı olan "sen çantamı tut ben atlar yer tutarım baksana çok kalabalık".
"İyi valla sen tecrübelisin" bile diyemeden uzun saçlı kısa saçlı olan binmişti bile servise.Binbir güçlükle bindi uzun saçlı kız servise.Birkaç kişi ezdikten sonra kısa saçlı kızın mavi paltosuyla ayırdığı koltuğa ulaştı.
"Off ya nedir bu böyle balık istifi" diye söylendi.
"Eee kızım biz alışkınız" dedi kısa saçlı olan ."Her akşam aynı terane.Bu saatte böyleyse son servisi sen düşün"
"Haklısın valla.Allahtan bizim oraya çok giden yok" dedi kızıl saçlı kız ve ekledi "sende fena değilsin ya, nasıl atladın panter gibi.. hohooooyt çekilin Eisberg geliyor."Gülüştüler.....
"Ufff hadi biraz Nazan dinleyelim" dedi biri kimdi anlaşılmadı ama Nazan söylüyordu "havada kar sesi olsaaa....."
Sonra indiler yokuşun başında servisten kolkola girip eve varana dek beraberce söylediler şarkılarını "bir sen bir ben bir aşk olsa...."
Apartmana geldiklerinde kısa saçlı kız biraz gerildi "ya böyle hoyturu hoyturu geldik ama ayıp olmasın kadınlara beni hiç tanımıyorlar."
"Amaaaan ne ayıbı annem söylemiştir onlara.Hem tanışırsın şimdi oldu bitti.Seni sevecekler eminim.Eeee hadisene kızım yürüüüüü."
"İyi hadi geldik zaten buraya kadar yürüyelim bakalım."
Üçüncü katta durdular "çaldım zili bak" dedi uzun saçlı kız "hadi bakalım neyse halim o çıksın falim."Gülüştüler.
Kapıyı orta yaşlı kısa koyu renk saçlı bir bayan açtı ve açar açmaz apartmana bir ses ve pasta börek kokusu yayıldı."Biz geldik Sayalı teyze" dedi uzun saçlı kız."Aaaa hoşgeldiniz canım" dedi kadın "sende ..... olmalısın" diye ekledi."Nuraaan koş senin falcılar geldi" diye bağırdı içeri.
İçerden kısa boylu sarı saçlı tontik bir kadın geldi.
"Anne Meral teyze geldi di mi?" dedi uzun saçlı kız."Geldi geldi "dedi kadın.Kısa saçlı ekledi kahve faslına yetiştik mi Nuriş????
Ne günlerdi...:)