12 Eylül 2011 Pazartesi

Ben Bir Gergin(ergen) Annesiyim...Yani Sanırım

Aslında bugün okula başladık biz yazısı yazmalıydım.Ancak Doğa hanımın gideceği okul oryantasyon yapmayan 2 okuldan biri olunca ister istemez 1 hafta sonraya kaldı okula başlamak.
Kendisi bu durumdan memnun aslında:) bir hafta daha tatilim diye seviniyor.Haklı aslında uzuuuuun ve meşakatli bir yol önünde uzanan.Şimdiden anlatmıyoruz ki gözü korkmasın :)

Ve başlık.Gerçi çok küçük diye düşünebilirsiniz ama bu aralar kendisininde itiraf ettiği gibi sanırım ergenlik döneminden geçiyor(????)
Kızım ilk defa anlaşılamaz tavırlar içerisinde.Hem büyümek istemekle, hem de küçük kalmanın avantajlarını kaybetme korkuları ile boğuşup küçüklükten vazgeçememekte.
Bu da sürekli bir iç çatışma yaşamasını sağlıyor sanırım.
Yaklaşık bir aydır her gece yatma vakti bize azap.Manasız şeylerden alınıp kızıp küsüp sonunu mutlaka ağlamakla bağlıyor.Bir kaç kez gece yarısı gezmeleri olmadan rahatlayıp uyuyamaz hale geldi.
Sürekli kendini benimle kıyaslıyor mesela.Sen yaptın ben de yaparım sen gittin ben de giderim sen aldın ben de alırım en sık kullandığı cümleler.
Ama sen çocuksun sana zararlı ya da senin yaşın uygun değil dediğimizde kriz başlıyor.
Konuşabilen bir çocuk allahtan .Duygularını öyle güzel anlatıyor ki konuşurken biz bazen tıkanıyoruz.Yinede elimizden geleni yapıp sıkıntılarını gidermek istiyoruz ama zor (muş)...Bir de öyle olmasa sürekli ağlasa ya da dinlemese nasıl üstesinden geliriz .... bilemiyorum....
Çocuk demek ona kötü söz söylemek gibi birşey.En son 18 yaşın altında herkesin çocuk olduğunun ANAYASA ile belirtildiğini söyledim de ikna oldu.
Böyle işte bir yaşa kadar büyüte büyüte bir yaştan sonrası küçülte küçülte hayat ne garip.Ben şimdi çocuk olmak isterim oysa ve hep öyle kalmak :)

Ve son olarak ütü bile alsan kullanma kılavuzu veriyorlar çocuk büyütmek ne zor iş kardeşim yokmu kitabı diyen arkadaşım :) malesef yok tek çözüm sabır gibi görünüyor bana...

8 Eylül 2011 Perşembe

Severmisiniz??



Çocukken tek yediğim üzümdü İzmir Üzümü.Diğer üzümlerin çekirdeklerini tek tek çıkarmaktan yorgun düştüğümde(evet tek tek çıkarıyordum) karar vermiştim o andan sonra İzmir üzümünden başkasını yemeyecektim.

Şimdi kızımında neredeyse kendi isteği ile yediği tek meyve.



Bugün öğle yemeğinde de vardı.Sordum masada , herkes küçükken sadece İzmir üzümü severmiş.Ya siz küçükken hangi meyveyi severdiniz???

28 Temmuz 2011 Perşembe

Jülide


Jülide Özçelik (Yalan Dünya) RahvanGitsin




Öyle iyi geliyor ki sesi.Dupduru sakin.Havuz başında bir bardak buzlu naneli limonata içmek gibi.Alıp götürüyor olduğum kalabalıktan sıcaktan karmaşadan beri huzurlu sakin serinliklere....sessizliklere..Durduramıyorum kendimi hep dinlemek istiyorum.. :)

27 Haziran 2011 Pazartesi

Evimizin Herşeyi

Sonunda Ankara'ya da açıldı.




Yıllardır İstanbulda, İzmirde oturan ya da yolu düşüp uğrayan tanıdıklardan "İkeadan aldık çok memnunuz" cümlelerini duyan her Ankaralı gibi ben de hasret ve merakla bekledim İkeanın açılışını.



Açılışa katılamadım :) ama en kısa zamanda gidip gezmek farzdı(nedense).bu hafta sonu e hadi dedim biri beni İkeaya götürsün yahu....




Saolsun eşim ve kızım bu isteğimi dikkate aldılar :)



Gittim gittim ama gitmez olaydım.Allahım bu ne kalabalık.Daha arabadan iner inmez aslında farketmeliydim garipliği ama gözümü İkea merakı bürümüş bir kere.Etrafta birsürü insan stada maça ya da konsere gider gibi akın akın arabalarından inmiş AVM ye doğru yolalıyordu.




İçeri girmeyi başardık.Başardık diyorum zira girişte gerçekten maça girerken yaptıkları gibi koridor oluşturmuşlardı.Koridorun ortasında biryerinde de içecek dağıttıkları için bol bol tıkanmalar oluyordu.



AVM ye girdik ve mutlu son.......Nerde.........



Çilemiz yeni başlamış.İkeayı şöyle dizayn etmişler efenim.Bir giriş var bir çıkış var girişi biliyorsunuz ama çıkış muamma.....






Sürekli ÇIKIŞ yazan levhalar sizi bir yerlere yönlendiriyor ama çıkabilen yok.Öyle böyle, pazar yeri, dolmuş taşmış bir binadan ,önce şaşkınlıkla sonra yorgunlukla ve en son panikle çıkmaya çalıştık.Evet gerçekten bir ara panik oldum.Sonunda bir güvenlik görevlisi tarafından bir asansöre bindirildik.Üst kattan alt kata çıkış levhasını o kadar takip edip indikten sonra geri üst kata yollandık.Oradan başka bir asansöre geçiş yapıp İkeadan kurtulduk......



Evet kendimi tam manası ile kurtulmuş gibi hissettim.



İkea'ya lafım yok.Ama ben bir daha gitmem sanırım.Çıkış bulamadığım bir yerde olmak çok hoşuma giden birşey değil.Ya da belki çok kolaydır da bana zor gelmiştir bilemem.Ama ben bir dahada gitmem Davosa...

15 Haziran 2011 Çarşamba

Mezun



Alakasız zamanlarda aklıma gelen konuları bir yere biriktirsem herhalde hergün yazacak şey çıkar.Ama işte nedense buraya oturup bakmaya başlayınca şu kalbin kadar temiz sayfaya bir türlü gelmiyor aklıma yaşananlar.


Bu aralar kendimi aslında dikişe verdim.Acayip minik bir makinem var.İnternetten resmini bulsam koyardıma ama öyle ünlü bir marka falan değil sadece bir hobi bloğunda rastlantı eseri rastladım ama işte şimdi sorsan neresiydi hatırlamıyorum.Halamın anneler günü hediyesi.Acayip şirin birşey.Minicik miniminicik... :) Ha ha buldum bu işte


Eeee madem bu kadar dikişle ilgileniyorsun ne diktin derseniz kızıma bir etek bir de elbise diktim.Benim gibi düğme dikmekten bile itina ile (yoksa imtinamıydı bak araştırmak bile istemedi bugün canım oysa mümkün olduğunca yanlış yazmamaya çalışırım) kaçınan biri için devrim niteliğinde bu dikişler.İşin garibi şimdiye dek çoook hobi denedim.Takı toka boyama yapıştırma bir sürü şey çoğu bende rahatlama sağlayacağına stress yarattı doğrusu.Ama bu sefer gerçekten mutlu oluyorum sanırım doğru iz üzerindeyim.Ne mutlu bana :))


Haftaya Doğa hanımın okulunda 6 yaşların mezuniyet töreni var.Dolayısıyla bizde onunla beraber tatile gireceğiz :) Dört gözle hepimiz cumayı bekliyoruz.Evde şarkılar danslar şimdilik provalar tam gaz devam ediyor.Geçen haftada bale resitalimiz vardı çok şükür kazasız belasız atlattık :)


İzlemekten hoşlandığım tüm dizilerin tüm sezonlarını bitirdim.Dexter,Mentalist,House hatta Cold Case..... Tavsiyesi olan varsa duymak için sabırsızlanıyorum.


Birde bitirmeden şunu söylemek istiyorum.Evlilik yıldönümü doğum günü sevgililer günü elbette özel günler.Ama insanlık hali işte insanlar unutabilir.Kadın olsun erkek olsun fazla üstelememek lazım diye düşünüyorum ben. :)

6 Mayıs 2011 Cuma

Dileğim....






Timsah.com

İzleyin:



Durup dururken ve hiç beklemediğim bir anda kırılan kalbimi, kilometrelerce uzaktan 2cümle yazıp sihirli değneğinle tamir eden sen....Hayatıma girdiğinde küçücük bir kızdın soğuktan elleri üşüyen.Meraklı, muzur,hüzünlü,içten,komik,duygusal...


Şimdi kocaman bir kadın oldun.Neler yaşadın nelere gögüs gerdin o naif kalbinle.Büyü ama büyüme.Hep orda kal.Kızımın gülüşünde ,aklımda ,kalbimde,hayatımın her köşesinde.Hayatıma kattığın her bir güzellik için teşekkür ederim.Seni seviyorum

20 Nisan 2011 Çarşamba

İzledim Beğendim :)



Flipped 2010yapımı bir film.Dün öyle gezinirken denk gelip izlediğim.

Bryce ve Julie ikinci sınıfta tanışmıştır. Küçük Juli, Bryce'ın hayatına girmesi ile ilk aşkını da tatmış olur. Ancak durum Bryce için aynı değildir. Kızlardan korkan, utangaç ve sıkılgan Bryce, her ne kadar Juli'yi kaybetmek istemese de, kızın ısrarı ve "hayır" cevabını kabul etmemesi canını sıkmaktadır.

Aradan geçen altı yıl boyunca Juli ve Bryce için işler daha da zorlaşır. Karşı evlerde oturan ve aynı okula devam eden Juli ve Bryce artık ergenlik çağına girmişlerdir. Zaman zaman birbirlerinden uzaklaşsalar da, aralarında hala bir bağ vardır.

Diye özetleniyor konusu.Ama bence filmde daha fazlası var.Bir kere küçük olsalar da iki farklı cinsin aynı olaya nasılda farklı yaklaşıp algıladığını görüyorsunuz,çünkü filmde aynı olay bir Bryce'ın bir Juli'nin gözünden anlatılıyor.


Kendine güvenen dürüst cesur bir kızla korkak bir küçük adamın macerası aslında bu ve ailelere de takıldım ben.Çocukları birey olarak görmenin fikirlerini sormanın onlarla dürüst ve cesur olarak konuşmanın ve tam tersinin nasıl sonuçlandığını da anlatıyor bence film.



Çok sevdim ....Juli'ye bayıldım......












İkinci tavsiyede "Küçük gün Işığım"Bu film ilkinden daha eski ve 2 oskar ödüllü(ymüş)


Muhtemelen ben geç kaldım izlemekte.Aslında daha önce duymuş aramış ve bulamamıştım bu da tesadüfen bulduğum bir film oldu .Bunun konusu ise



Hoover ailesinin her bireyi denemekten yılmayan sıcak insanlardır. Bir Volswagen minübüse doluşup ailelerinin en küçük bireyinin hayalini gerçekleştirmek için California’ya doğru yola çıkarlar. Bu üç günlük traji komik yolculuk sürprizlerle ve aile fertlerin hayal bile edemeyeceği bir sonla tamamlanacaktır. Küçük Gün Işığım bilinen kalıpları kıran bir Amerikan yol komedisi.



diye özetlenmiş.



Benim izlediğim en sıcak Amerikan filmiydi bir kere.Türk filmi olsa ya da bir Fransız filmi ,ancak bu kadar olurdu tahminim.Aslında ana fikir şu "Gerçek kaybeden kimdir.Deneyip kaybeden mi yoksa denemeden vazgeçen mi???"


İzlemediyseniz eğer tavsiye ederim.

1 Nisan 2011 Cuma

Allah Allah Ya :) ??!!

Hani Üsseyin Bademkızıyorduya Goo-gle amcaya" ne kadar da ukalasın onumu demek istedin bunumu demek istedin" diye :) Az evvel g-mail hesabımdan karşı tarafa bir mail gönderiyordum.Ekte ...... diye başladığım maili dalgınlıkla eksiz göndermeye çalışınca bir yazı çıktı "Ekte yazdınız ama ek yapmadınız yinede maili gönderecekmisiniz" diye. Şaşkınım bir irkildim vallahi.Hiç başıma gelmemişti azcık korktum ben bu bilgisayardan :)) Canlıymış gibi geldi....

16 Mart 2011 Çarşamba

ALIŞ -mak


Düşünüyorum da galiba çocukken hayatın daha güzel olmasının tek sebebi hiçbir şeye alışmamış olmamız.

Yani.... yeni açmış bir çiçek,miyavlayan bir kedi, merdivende kıvrılıp duran bir solucan, gece, gündüz, yıldızlar.... her biri çocukken daha daha anlamlı gibi.

Hangi çocuk durup izlemez bir solucanı.....

ya da hangi çocuk gökkuşağının altından geçebilme ihtimaline inanmaz.....

kelebek peşinden koşan ya da her bulduğu çamurun içine düşme hevesinde gezen kimdir...

Böylesi yaşamak değilmidir yaşamayı keyifli yapan....

En sevdiği oyuncağı başka bir yerde kaldığı için ağlamasını durduramadığınız bir çocuk yeğen torun kuzen arkadaş çocuğunuz olmadı mı

Şekeri yere düşünce ağlayan,

patlayan ya da elinden kaçan balonunun peşinden gözyaşı döken bir çocuk tanıdınız mı hiç....


İyi ya da kötü hiçbir şeye alışmadıkları için, her duyguyu sonuna dek yaşayan değilmidir onlar.Ağlayınca da gülünce de katılana dek .......


Oysa biz alışmışız sevinçlere üzüntülere......

Büyükleri sevindirmek zor...Basit şeyler dolu dolu sevinmemiz için yeterli değil..Peki nedir bizi dolu dolu sevindirecek şey gerçekten....

Üzmek de zor aslında...Üzüntüler bile bir süre sonra gündelik hayatta kaybolup gitmiyormu?


İşte sanırım tam da bu yüzden, küçük bir çocuk ambulansa bindirilirken gördüğü yaşlı teyzeyi saatler sonra büyüklere hatırlatıp aklımdan çıkmıyor derken büyükler bakıp görüp üzülüp unutup gidiyoruz.....


Hayat kollarının arasına alıp kocaman bir girdapta döndüre döndüre yoruyor bizi bizse o girdapta hep yaptığımız şeylerin arasında gelip gidiyoruz..

Alışarak





11 Mart 2011 Cuma

Kar ve Tatili


Acayip bir yerde çalışıyorum ben :)
Burda her mevsimi yaşama garantiniz var hemde sonuna kadar.
Salı günü o kadar çok işim vardı ki ona rağmen bir ara bloğa girmiş "biz bu gidişle burda kalırız akşama da haberlere çıkarız" yazmış ama yayınlayamadan yine işe dönmek zorunda kalmıştım.
Beytepede kalmadık ama yollarda kaldık.
Saat beşi yirmi geçe yola çıkan!!! servisimiz Dikmene vardığında ki ,bizim caddedeki tek hareket edebilen araç ünvanı o gece kendisindeydi, saat 8.35 i gösteriyordu.
3 saatten fazla süren servis maceramız aslında aramızda bir senarist falan olsa garanti reyting rekorları kıran bir dizi ya da film olurdu "SERVİSTE"
Sıkıntıdan koridorda dolaşıp sağa sola "ben de bel ağrısı var çok oturunca uyuşuyorum" diye dert anlatan mı ararsınız.....
Karnı açıkan varsa bende ekmek var diyip bir poşet dolusu kepekli dilimlenmiş ekmeği arkaya doğru gönderen mi......
"Çay yokmu yahu bu nasıl servis" cevabına "Çay yok ama börek var, suböreği "yanıtını verip hakkatende çantasından suböreği çıkaranları mı( :) )
Ya da "şoför beyyy ne zaman ihtiyaç molası vereceğiz" diyip "duruyoruz zaten" yanıtını alınca yolun karşı tarafında ki benzinliğe bir koşu gidip dönüp , ihtiyaç molası verenler mi......
Bir de tabiii yarım saatte bir meraklanıp kızını arayan ve son 1,5 saat içerisinde Odtü'deyiz....hala ODTÜ'deyiz......Anneeee inanmayacaksın ama ODTÜ'deyiz........Anne valla ODTÜ'deyiz cevabını alıp kendisine inanmayan annesini ikna etmeye çalışanları mı......
Haaa bir de benim hiç anlayamadığım bir şekilde yaklaşık 3 saat boyunca sessiz kalıp kimseyle konuşmadan ve konuşanlara garip birer varlık gözüyle bakan insanlarmı
Kimi ararsanız vardı işte.......
Sonuçta öyle böyle kazasız belasız eve ulaştık.Bir de üstüne 2 gün ilkokullar ve biz edildikmi tatil :)
Yorulduk ama değdi :)
Tatil maceraları ve izlediğimiz filmler azzz sonra :)
Son olarak şunu söylemek isterim ki sevgili İ.M.G. seçim zamanı avantasını alsın oyunu atsın dediği bilinçsiz seçmeni işine gelmeyince bilinçli olmaya davet ediyor,artık nasıl olacaksa....

3 Mart 2011 Perşembe

Bahar Bunamaları :)

Markete su almaya gidip ,aklıma gelenleri aldıktan sonra tam kasada poşetleri toplarken, kapıdan giren bir bayanın "suyumla beraber giriyorum bakın sizden almadım" dediği an su almayı unutmuş olduğumu farkettim ki bu da sanırım baharın geldiğini gösteriyor :))

2 Mart 2011 Çarşamba


Kime yasak şimdi bu.Bakın ben giriyorum oldukça kolay bir şekilde bloğuma.Bir tek ben de değilim ya binlerce insan bir şekilde bloglarına girmenin yolunu buluyor bulamayıpta yazamayanlar maillerinden yazıyor, readerdan okuyor.

Ne olacak şimdi.....

Suç varsa suçluyu cezalandırın.Kurunun yanında yaşda yanar mantığıylamı kapatacaksınız sayfalarımızı
Sizin yaptığınız mı normalde, bizim kızmamız, kendi bloğumuza girmek için yollar bulmamız anormal mi olacak???
Yazmıyordum uzun zamandır.Yazayım bari.....

Bol bol yazayım.......

26 Ocak 2011 Çarşamba

Keçi Gribi

Kuşu domuzu derken bu senenin modası keçi gribi.
Olmayan var mı sevgili arkadaşlar.
Öyle normal grip gibi değil hemde.Önce grip gibi oluyorsunuz ,sonra o geçiyor geriye gitmek bilmez öksürük ve yorgunluk kalıyor.
Biz Doğa ile başladık.Nerdeyse 2 hafta yattı bronşite çevirdi.
Şimdilerde babam ve annem hasta.Ben ve kedi sallanıp duruyoruz azcık kötüleştikmi alıyoruz bir ilaç hooop düzel sonra bir başka saldırıya kadar iyiyiz.
Geçen hafta kızın hastalığı nedeniyle bir hafta izinliydim.Gerek Sardunyaya gerek Anne iş'te ye öyle özenmişim ki bizde evde kaldık sonunda.
Hiç demeyin öyle hastalığa özenilirmi diye.Özenilmez doğrudur.Ama bu bir bahaneyse kuzuyla sarma dolma olmaya,sabahları yatak keyfi yapıp, kafana göre kahvaltı hazırlamaya ve televizyon serbestse ve evin içi sıcacık ıhlamur kokuyorsa ve kitaplar kalemler yapıştırıcılar makaslar dağılıp gitmişse evin içinde.Sallama değil demleme çay içiyorsan ahhh ah :))
İnsan özeniyor tabii.
Zaten ben küçükkende severdim hasta olup evde kalmayı.Şöyle gürül gürül yanan sobanın yanında ayaklarımı uzatıp yatsam,annem izinli olsa ve bana baksa :) televizyon izlesem uyusam uyansam.....
Amma övdüm değilmi hastalığı........
yok aslında ben çalışan bir anne olarak ve çalışan bir annenin çocuğu olarak evde kalmanın,kalabilmenin güzelliklerini övmek istedim.
Kimselere hasta olmasın...

20 Ocak 2011 Perşembe

17 Ocak 2011 Pazartesi

Mikropları At!!!

Sürekli itişip duruyorum bu aralar mikroplarla.Onlarşöyle bir yoklayıveriyorlar, alıyorum ilacı hemen geri kaçıyorlar.O yüzden iyimiyim yoksa kötümü bende bilemiyorum.En iyisi bende "bir kar yağsada mikroplar kırılsa "tezini dsteklemeliyim .
Doğa mikroplarla itişmek konusunda benim kadar inatçı olamadığından sanırım, geçen haftadan beri hasta ve evde.Bronşit olmuş malesef.Geçen hafta neredeyse tüm haftayı bir ananne bir babanne gezerek tamamladı.Bu gün beraberiz ya yarına allah kerim.Şimdi uyuyor gece sabaha karşı kalktık oturduk.Su, öksürük, tuvalet, ateş düşürücü falan derken bayaa bölündü uykusu 9'a kadar uyusa kardır.
Biz olduk siz olmayın :) herkes iyi ve sağlıklı haftalar :)

10 Ocak 2011 Pazartesi

Aaa :)


Gökten 3 elma düşmüş :))

3 Ocak 2011 Pazartesi

2011

Hepimiz bir aradaydık bu sene .

Uzaklar yakınlaştı hasretler azaldı ,ne hoş :)

Dileklerimizi yazdık.Bazılarının dilekleri kabul oldu :) Noel baba hep çocuklara mı çalışır yafu :)
Herkese mutlu yıllar diliyoruz.
Bizimle olamayan sevdiklerimize öpücükler gönderiyoruz....
"MUTLU YILLAR"