3 Aralık 2010 Cuma

Eskişehir

Gezelim mi beraber :)

Ankara yakınlığı sebebiyle ve tabii oda arkadaşımında tavsiyelerine uyarak bayramın son günü attık kendimizi yollara.

Bir kere Ankaradan gidiyorsanız kesinlikle hızlı treni tavsiye ederim.Yolculuk toplam 1,5 saat sürüyor.Oturdum, gazete okudum ,2 şarkı dinledim derken kendinizi Eskişehirde buluveriyorsunuz.Bilet fiyatlarıda öyle aman aman birşey değil.Otobüsten daha konforlu bir yolculuk için biz gidiş dönüş sadece kişi başı 36 lira verdik.Ayrıca Eskişehirde otobüs terminali şehir dışında kalıyor ama gar şehrin neredeyse merkezindeEskişehire vardınızmı yürümeye başlayın.Gezilebilecek yerlerin hemen hemen hepsi yürünebilecek mesafede.

Biz gardan çıktık ve önümüzde uzanan Atatürk caddesinden dümdüz Odunpazarına dek yürüdük.Eğer bu caddeyi kullanmayalım derseniz Adalar mevkiine geldiğinizde sağa saparak meşhur kanal yolundanda yürüyebilirsiniz.(O taraflar daha hareketli tabii)

Odun pazarını gezin tabiki.Kısa zaman evveline dek şehrin en emniyetsiz bölgesi olan Odunpazarı şimdilerde en çok gezilen yerler arasında.Aslında tam olarak bizim Çıkrıkçılar, Kale civarına benziyor.İçersinde restore edilmiş eski evler var bu evlerin bazıları kafe haline getirilmiş.Girip yiyip içebiliyorsunuz.Yine Odunpazarı evleri arasında Atlıhan el sanatları çarşısı var ki burada bir sürü ufak tefek hediyelik satan dükkanlar var.Aslında çoğunun içeriği aynı.Sadece 2 katta ahşaptan oyuncaklar eşyalar satan bir dükkan var.Benim favorim orası oldu.Eğer bir bebeğim olsaydı ya da Doğa küçükken gitmiş olsaydım,fiyatı oldukça uygun bir sürü ahşap oyuncak alabilirdim oradan :)

Atlıhan'dan çıkınca doğru Kurşunlu külliyesine gittik biz.Namaz vakti olduğundan içerisini gezemedik.Etrafında şöyle bir tur attık.Ancak külliyenin arka kapısından girince içeride bir lületaşı müzesi ve hediyelik el sanatları çarşısı bizi buldu(Gerçektende biz aradık onları bulamadık ,onlar bizi buldu gibi oldu :)) )


Aşırı kalabalıktan tüm dükkanları gezme yapılan herşeye bakabilme şansım olmadı ama lületaşı üzerine yapılmış ebru desenli kolyeler güzeldi :)

Külliyeden çıkarken bir de cam atölyesine rastladık .Küçük bir atölyede sanırım bir kaç cam ustası bir arada çalışıp bir sürü güzel şey(yüzük küpe anahtarlık nazarlık) yapıyorlar.O gün tek bir usta vardı.Bir çok insana çok şaşırtıcı geldi bu gösteri ama biz sanırım alışkanlıktan(bizim bölümün altında da var bir tane cam atölyesi ve kulakları çınlasın Ali abi hayal ettiğimiz her türlü düzeneği bir taraftan sohbet edip bir taraftan yaptığından ) biz şöyle bir bakıp çıktık :)

Yine Odunpazarında Osmanlı Evi var gidip görülebilecek.Bizim ilk ziyaretimizde bayram olduğu için kapalıydı.Ama normal zamanlarda isterseniz sadece girip gezebiliyorsunuz, ya da odalardan birini kapatıp yemek yeme fırsatınız var.Bence akşam yemeği için değerlendirilebilir bir yer.

Yine Odunpazarında Hayal Kahvesinin tam karşısında belediyenin açtığı kurslardan bayanların el emeği ürünlerini sattıkları küçük bir ev var.O kadar güzel şeyler vardıki ve fiyatları o kadar uygundu ki anlatamam.Ben kendimi uzun zaman çıkartamadım oradan dışarı.Ve sonunda mutfağımızda durması için aldığım baykuşa sıkı sıkı sarılıp çıkabilmeyi başardım :)

Yine Odunpazarı yakınlarında Cumhuriyet müzesi var gezebileceğiniz ama biz yine bayram münasebeti ile :) girmeyi başaramadık :)

Ama Odunpazarının girişinde Çağdaş Cam Sanatları Atölyesini gezmeyi başardık :).Gerçekten çok güzel eserler vardı içeride.Tavsiye ederim :)



Gelelim Adalar'a :) Venedikmiş İtalya imiş....O da neymiş canım, git mis gibi Eskişehir bin gondoluna gel :)Tabiii böyle söyleyince sorarlar "sen bindinmi "diye "istedim ama olmadı".Öyle bir sıra vardı ki, sıraya girsek değil o gün, ertesi akşama ancak binerdik herhalde.Bu durumda tabana kuvvet kenardan gezelim bizde deyip baştan başa turladık.Tabii gondola değil motorlara binme şansınız da var.Ama aynı sıra onda da vardı malesef.(Neymiş bayramda değil ara zamanda gidilmeliymiş.Bütün Ankara ordaydı sanırım:) )

Derken ben nerden aklımda kaldı bilemiyorum 222'ye gidelim diye tutturdum :) Ve gittikde ancak acemilik işte ,orada muzlu ya da çikolatalı waffle yemeden geri döndük.(bunu neden yazdım ....biz yaptık siz yapmayın,222'ye giderseniz waffle yemeden dönmeyin :) )

222 dönüşü görmek istediğimiz ancak haritadan yeri tam anlaşılmayan Haller Gençlik Merkezini bulduk sonunda ben görün en azından dinlenmek ve bir bardak çay içmek için uğrayın derim.Çiçek pasajına benziyor ama daha havadar ve güzel olanı bence :)Merkezin girişinde 2009 ve 2010 yılına ait resimler var.İnanılmaz bir değişim .Burası gerçekten meyve-sebze haliymiş yıkık dökük ve restorasyondan sonra çok güzel olmuş.

Ertesi gün rotamızı bilim&sanat ve kültür parkına çevirdik erken vakitte.Ankaradaysanız bilirsiniz.Mogan gölü&Göksu Göleti benzeri bir park.İçerisinde bir gözlem kulesi, korsan gemisi,Nuhun gemisi ve 16 ayrı kulenin bir arada bulunduğu kuleler var.Yalnız buraya gitmek istiyorsanız stadın yanından kalkan minibüsler var birde 11 numaralı otobüsler geçiyormuş.Bizim gibi taksiye binmenizi önermem.Çünkü yol parası bu durumda Ankaradan Eskişehir'e giderken verdiğiniz paradan çok daha fazla olur :) (ikide birde fiyatlardan bahsediyormuşum gibi oldu ama kolaylık olsun alternatifiniz olsun diye yazıyorum yoksa Varyemezliğimden değil yani ;) )
Biz bir gece kaldık Eskişehirde.Konakladığımız yer için tık.

Hadi gitmişken her zaman kalabileceğimiz bir otelde değilde konakta kalalım dedik.Odun pazarı içersinde restore edilmiş 10 konaktan oluşuyor.Merkezi bir yerde olması büyük avantaj.Odaları da lobisi de oldukça gösterişli ve konforlu .Ancak ses yalıtımı diye birşey yok halilen ve dolayısıyla grip olmuş bir aileye komşu düşerseniz bizim gibi gecenin bir yarısı ya da sabah sabah korkmanız olası.Bir de şanssızlıkmıdır bilemiyorum, kahvaltı çok güzeldi ama akşam yemeğinde aksilikler vardı ve bu aksilikleri kapatmayı başaramadılar.Mesela biz yemeğe çıkarken bile fasıl olduğu yazılıydı ancak sorduğumuz iptal edildiğini öğrendik.Ben mesela fasıl olmasını çok istemiştim.Bize tatlı menüsü sayılırken mutfakta bulunan tatlılar şunlar şunlar dendi ama hemen bizim arkamızdan bir başka garson yan masaya farklı tatlı alternatifleri sundu.İstediğimiz yemeğin içeriği menüde farklıydı tabakta farklı...Küçük küçük şeyler işte.Dediğim gibi belkide gerçekten mutfakda ciddi bir sorun vardı bilemiyorum ama böyleydi işte.Ama gerçekten sigara börekleri harikaydı :))

İkinci gün Tülomsaş'a uğramadan gelemedik.DEVRİM'i birde canlı canlı görelim dedik.Eskişehirde gezilebilecek heryeri gösteren levhalar olmasına rağmen Türkiyenin ilk otomobilinin sergilendiği Tülomsaş'ı gösteren tek bir levha bile yoktu.Bence yapsınlar.Çünkü Devrim bir sürü insanın çabasını, hayalini, mucizesini gösteren bir araba.Bence herkes görsün.

Sonra bindik trenimize döndük Ankaramıza :)

Geriye sahil,şelale park(Ankarada heryer şelale diye gitmedik vallahi:) ),hava müzesi bir de regülatörde piknik kaldı :) Artık bir daha ki sefere :))

Not:Giderseniz çibörek yemeyi unutmayın.

5 yorum:

Balkahveden sevgiyle dedi ki...

Oooo! Çok keyifli,çok aydınlatıcı ve okumaktan mutlu olup, ay artık gitmeliyim dedirten bir yazı olmuş..Gideceğim zaman bu yazıyı yeniden okuyup belki çıktısını bile alacağımdan emin olabilirsiniz.
""Arap ülkelerine özenti şelale beğenimizde ortaktır:)))""
ama ne beğenme..
sevgiyle.

ganfi dedi ki...

bayıldım fotolara anlatımına,canım çekti resmen insan bizide götürürrrr.face de görüp arıycaktım seni ne zaman gittiniz harikaymış diye benimde hep aklımda bizde bir karar verip gidebilsek..

Tabiat Ana dedi ki...

sevgili Balkahve yardımcı olursa yazdıklarım çok sevinirim elbette :))

Tabiat Ana dedi ki...

aman figencim atlayın gidin o kadar yakın ki trenle valla aynı gün bile gidip dönülebilir.

bir kum tanesi dedi ki...

Çok güzel bir şehir gerçekten sürekli oraya giderim eşimin ailesi nedeniyle.Gezilmeye görülmeye değer.