29 Nisan 2010 Perşembe

Abartmayın!

Bit Palas'ı okuyorum bu aralar(oldukça uzun bir aradır).Çok ilginç,genelde bu kadar beğendiğim bir kitabı daha kısa sürede bitirirdim, ama bu sefer öyle olmadı.Sonu gelmiyor kitabın ama bu durumdan rahatsızmıyım.....hayır,gayet keyifle ilerliyor.

Uzun süredir spora gidemiyorum.Sebebi yok aslında .Sanırım azcık serme isteği.Ama yine ilginç bir şekilde spor sonrası o ağrıyı ve yorgunluğu özlüyorum.Ayrıca sanırım spor yaptığım zaman sabahları daha dinç oluyorum.Yok yok geri döneyim ben bu spor işine.

Amaaaan herkes ne güzel sesi var diyor ama, ben kendisinden hiç hazzedemedim.Sanki böyle hem duruşu hem şarkı söyleyişi çok zorlama gibi geliyor bana.Ama şu şarkısını dinledim.Sevdim....evet çok sevdim.

İzmir'e nazar değdirdim diye düşündüm geçen günlerde.Övdüm övdüm, seri katil çıktı şehirden.(maşallah dediğim 3 gün yaşıyor gibi oldu :P ) Hemen aradım bizim kızı.Malum kendisi gezmeyi sever."Ne oluyorsunuz yahu sabahtan beri herkes beni arıyor potansiyel kurban adayımıyım ben" dedi gülüştük.Şaka bir yana insan gerçekten tedirgin oluyor.Neyseki yakalandı ve sadece "para için yaptım, iyiki yakalandım" dedi.Gerçekten ne diyeceğimi bilemiyorum.Gerçekten.Dersemde sanırım pek iyi şeyler olmayacak. İnsan hayatı ne değersiz ne kolay harcanabiliyor burda.

Zaten başka olayları da hatırlayıp da olayı "abartmayacağım" !!Merak etmeyin.

22 Nisan 2010 Perşembe

Maviş

Babamın hep eski eşyalarla arasında bir bağ olmuştur :)
Onlara kimlik verir.Anılarını unutmaz,dolayısıyla bir kalemde de silip atamaz.Annemle en çok tartıştıkları şeylerden biri de budur zaten.
Annem isterki yeni olsun, daha çok ihtiyaca yönelik olsun,ömrü bitenleri kaldırsın yerine yenilerini, duruma uygun olanları alsın.
Misal , oturma odasındaki televizyonluğu(benden yaşlı,bende 32 yaşındayım bu arada yani :) )annem artık atmak yerine "şöyle camlı,derli toplu,daha güzel birşey" isterken, babam "evlendiklerinde aldıkları" televizyonluklarına asla kıyamaz.
Ya da ,artık babamın sanayii yollarını gide gele aşındırdığı arabasını ,annem "satıp yerine daha ufak ,iki kişilik ,derli toplu birşey al" diye özetlerken babam "ilk arabasını" kıyıp da kimselere veremez.
Bu durumsa beni hep güldürür .....dü.
Taa ki geçen haftaya kadar.
Geçen hafta , Doğa doğmadan hemen evvel aldığımız yaklaşık 5 yıldır yağmur ,çamur,kar,güneş demeden, bizi her yere taşıyan "Maviş'i" satmaya karar verdik.
Önce bu fikir çok güzel geldi gözüme ,çünkü yerine düşündüğümüz araba oldukça çekici gözüktü gözüme.
Fakat işler kesinleşip te, bugün Maviş ile son yolculuğumuzu yapınca doğrusu içime bir sızı düştü.
Gülmeyin.... Gerçekten çok zormuş.
Birazcık Doğa'nın sayesinde tabii (maviş adını o vermişti arabamıza) bizde bayaa bayaa evden biri yapmışız Maviş'i.
Artık bizde hatıra resimleri çektirip koyduk bir kenara :))
Doğa'nın ikna olmasına ise Maviş'in yine, yeni bebeği olmuş bir aileye gitmesi sebep oldu.Yoksa ağlamaktan içi çıkmıştı kuzunun.
Şimdiler de ise hava yastıklı araba peşinde :)

Eee bende şunu öğrenmiş oldum , insan bazı eşyalara gerçekten bağlanabiliyormuş.Haklıymışsın babacım :)


14 Nisan 2010 Çarşamba

İzmir



Deniz
Balçova
Elsa
İnciraltı
Patlıcan
Sahilevler
Balık ;)
Altınoluk
Üçkuyular
Göztepe
Konak
Boyoz

Kordon
Biraver
Vapur
Deniz börülcesi
Karşıyaka

Eş, dost, arkadaş, akraba





İzmir çok güzel :)