19 Kasım 2012 Pazartesi

Yeni Adres

Doğa ile hayat zaman zaman yeniliyor kendini.Burası çok öksüz kaldı.Sanırım bu blog artık miyadını doldurdu.Birçok arkadaşım oldu sayesinde.O yüzden bu bloğuma da çok minnettarım :) Ama şimdi başka bir blog zamanı ben bir zamandır buradayım efendim.Gelirseniz beklerim :)
Bakın ben neler yaptım :)
Sevgilerimle

2 Temmuz 2012 Pazartesi

İstanbul

Az oldu ama öz oldu...

29 Haziran 2012 Cuma

Hafta Sonu

İstanbul....

30 Nisan 2012 Pazartesi

Dilek Ablam, Tontinim

Bir kokuyla bir tadla yeniden o yaşlara dönebiliyorsa insan, sonsuzluk budur......
Demek ki hiçbir şey kaybolmuyor,hatta ölmüyor bile.
Havanın boşluğunda geri gelmeyi bekliyor zaman ...hatta insan...

Seni tanımak çok tatlıydı ...huzurluydu....güzeldi....çok özeldi.......Nurlar içinde ol....Yeni esvaplarını giyin gel...Umarım tekrar tanışırız...Seni çok seviyorum.
Kocaman öpücüklerim ve sevgilerimle....
                                                Tabiat ana

11 Nisan 2012 Çarşamba

Sahibinden :))

Sen uzuuuun zaman yazma sonra işte böyle bir satış haberiyle dön :)
Aşağıdaki salon koltuk takımı ve yemek masası ve yemek odası takımı arkadaşım tarafından satılık.

koltuk takımı 1adet üçlü,1adet ikili ve 2 adet tekliden oluşuyor.









Yemek takımı ise 1adet konsol



1adet vitrin,1adet masa ve 6 sandalyesi





ve son olarak ilkresimde görülen gümüşlükten oluşuyor.


Birde bu takıma ek arkadaşım ilk resimde görünen televizyon sehpasını da vermek istiyor.


Eşyalar gördüğünüz gibi oldukça temiz kullanılmış.Yer olarak Ankara Etimesgutta.Hepsine birden istediği fiyatsa 1500TL.

Eğer ilgilenirseniz yorum bırakabilirsiniz.Yorumlarınızda mail adresiniz ya da telefonunuz olursa (yorum kısmı zaten izinli yani yorumlar ben izin vermeden yayınlanmıyor) iletişim için arkadaşıma verebilirim.

6 Şubat 2012 Pazartesi

Dönüş

İşe geri döndüm.
Sırt ağrılarım devam ediyor.Birde çok koşturursam yoruluyorum.Ama daha iyiyim şükür .Yarın kontrole gitmeyi planlıyorum.
Doğa da okula döndü.Hiç mızıklanmadı sabah hemen kalktı.Sorunsuz sınıfa girdi.Ama pazar akşamı çok şirindi. "Allahım lütfen ya yarında tatil olsun" diye dua edip durdu uyumadan evvel.
Bu aralar üç reklama acayip gülüyorum.Bir tanesi tarlalarımız var diye kız istemeye giden tarlana sigorta yaptırmazsan kızı vermeyiz cevabıyla karşılaşan düğünde eğlenirkende kayınpederinden laf yiyen damat....
diğeri fasülyenin sertap misali jipiyle turladığı reklam sonuncusu da dede yadigarı gitarı hakkını vermek içi sahnede kıran genç.
İsteyince ne güzel reklamlar yazıyorlar değil mi.Nerde yaratıcılıktan uzak eski reklamlar nerde şimdikiler....Süper vallahi.
Bir sürü kitap okudum yokluğumda.Zaten hızlı okurum ama şunu ve şunu okurken kendi rekorumu kırdım diyebilirim.Diziyi geçen sene sezon finalinden sonra izlemeye başladım.Demek ki neymiş dedim bizde isteyince abartmadan bize uygun doğru dürüst polisiye çekebiliyormuşuz.(şahsi fikrim istemeyen katılmasın)Karakterler genelde kitapla uyuşmaz ama ben kitaptan sonra dizinin castını çok beğendim.Sadece Akbaba biraz daha farklı tarif edilmiş kitapta ona uymamış ama Akbaba karakteri karaktere uymamış mı... bence olmuş :))
Bir de sanki Hayalet kitapta daha karizmatik.Dizide o kadar aktif değil gibi. Neyse efendim yani kitap uyarlaması olmuş bence.Başarılı :)))
Med-Cezir'i okudum bitti.Şimdi sırada Geniş Zamanlar var.
Ayşe Kulin de Elif Şafak'ta arka arkaya okumadığım ama okurken çok mutlu olduğum yazarlar.
Ayrıca geçenlerde Elif Şafak'ı bir televizyon programında izledim çok sevdim kendisini.
Bir de bu aralar en çok bunu sevdim.Yeni türkü şarkıları gibi değil mi???Şimdi hayat ister çiçeklerle gelsin...isterse vursun geçsin........
Bir de kendime dizi buldum :)).Gerçi herkes biliyordur 2009 yılından beri varmış ama olsun ben yeni buldum :))
Şimdi gidip kızımı okuldan alacağım ve klasik eve dönüş maceramız başlayacak.O kadar gündür evde başbaşayız vallahi bugün çok özledim tostikimi :))





2 Şubat 2012 Perşembe

Bambaşka bir şey yazacaktım ya birden televizyonda bu habere rastladım.
Sen kimsin be adam kendinde nasıl bu hakkı buluyorsun ....Ne demek sattım.Asıl mal olan kim acaba.
Birde para verip alan ve 4 çocuk sahibi olduğu söylenen "birşey" var.İnsan desem olamaz hayvan desem haksızlık olur.Bu nasıl bir yaratık,ne biçim birşey,ne bu nasıl bir tür...
Yazıklar olsun.Bir de utanmadan iş yapmış gibi sözleşme yapmışlar.
Babannemin çok güzel bir lafı var ya işte aynen ondan...

28 Ocak 2012 Cumartesi

Fasülye :)


Bebeğim, kuzum, nar tanem, mürdüm eriğim.......

Ellerini avuçlarımda ısıttığım minik kız......
Sen de mi anne oluyorsun???? :)

Sadece varlığını duymakla hissettiğin sorumluluk artık hep seninle biliyorsun değil mi
Bu sorumluluk hissi hep büyüyerek, her gün biraz daha katlanarak,ömrünün sonuna dek hep yanında olacak.
Şimdiye kadar durduğun camın diğer tarafına geçiyorsun yavaş yavaş."Anne olunca anlarsın" sözü çok manalı olacak bundan sonra ,klasik değil.
Bazen kızacaksın, bazen korkacak, bazen yorulacaksın, bazen bıkacak... ama bir gülüş bir bakış getirecek seni de kendine.Diyeceksin ki bu ne tatlı bir meyve....
Sen de annen de kızdıklarını yapacak sonra güleceksin kendi haline.
Bazen üzüleceksin annene kızdığın günlere....

Seveceksin hem de çok.... aşk neymiş anlayacaksın gerçekten......

Sen çok iyi bir anne olacaksın..........

24 Ocak 2012 Salı

Duvara Toslamak


Takip ettiğim blogların bir kısmı anne-çocuk bogları.Bunların bir kısmının da Doğa ile yaşıt çocukları var.Hepsine de bayılıyorum.Hele sürekli güncellenenler süper.Yeni okul maceraları yaşanan sıkıntılar, komiklikler.Madem yazıyoruz bende okula başlayan ailelerin yaşadıklarını(çocukların değil ama,anne&babaların)kendi gözümden ve başımdan geçenlerle anlatmak isterim.
Okul heyecanı bir kere nedense anne babada ve hatta dedelerde ananne& babannelerde çocuktan çok daha fazla yaşanıyor.Çünkü sanırım çocuklar kreşten hazır oluyorlar okul hayatına.Okul başlamadan başlıyor önlük alalım(sanırım mavi önlük giyen de bir tek bizim okul kaldı koca Ankarada,bizim sokaktaki okulda bile forma giyiniyorlar) (gerçi önlük en temiziymiş.Alıyorsun 2 tane biri kirlenince diğerini giyiniyor.Yıkadın mı ütülenecek 1 parçan var ohhh pek rahat) Neyse tek derdimiz ütü olsun....
Nerde kalmıştık??..Evet telaşlar ...Çanta mesela bizde en büyük problem oldu.Doğa hanım hayallerinin çantasını!! bulana dek ananne ve dedesini bayaa gezdirdi.(ama suç onlarda illa içine sinsin derseniz olacağı bu)(ahh ananne ve dedeler parmakta oynatılıyorsnuz haberiniz olsun) neyse yine dediğim gibi tek derdimiz çanta bulmak olsun :)
Kırtasiye ihtiyacımız taaaa İstanbullardan nerdeyse bir valiz dolusu geldi :) Halamız biraz abartmış sanırım :) (ama kurşun kalemler bitti desem...hergün bir kalem kaybolursa 3 ayda dur bir hesaplayalım :) )
Okul günü geldi çattı.Bizim okulda, hangi öğretmenin sınıfında olacağınızı okulun ilk günü bahçede öğreniyorsunuz.(Torpil işleri olmasın diye sanırım???? ?)(ama olmuyormu ....olmuyor diyorlar neyse inandık)
Öğretmenimiz belli olunca sınıfımıza gittik.
Bir de baktık ki sınıftaki veliler iki grup halinde.Kimisi çok mutlu kimisi çok mutsuz.
Mutlu olanlar zaten bu öğretmeni isteyip de denk(!) gelenler.Mutsuzlarda tam tersi.Öğretmenimiz geldi.Orta yaşın hafif üstü.32 yıllık tecrübeli belli ki otoriter bir öğretmen...ve macera başladı
Sürekli diyorum ya derdimiz bu olsun derdimiz bu olsun yeter diye....Derdimiz şu...Öğretmenimiz gerçekten çok başarılı bir eğitimci.Bu konuda ne ben hakkını yerim ne de hakkını yediririm.Ama tam sisteme göre yani bu işin çok çalışmaktan ama gerçekten ÇOK çalışmaktan geçtiğini ve çocukların bizlerden daha kolay yüksek tempoya alışabileceklerinden yana.(Bir bildiği var sanırım ki okulun en popüler öğretmeni yani koca dönem bitti hala bizim sınıfa geçmek için okul yolu arşınlayan veliler var.)
Şimdi hal böyle olunca halilen derste çok oluyor.
Bir kere en büyük sorun şu oldu benim için,özellikle başlarda.Kimi arkadaşlarım dediler ki ders çalışırken yanında durma, nasıl alışırsa hep öyle gider.Ama şimdi düşünüyorum 1.sınfa giden bir çocuk daha evvel hiçbir şey öğrenmemişse(Doğa sadece adını yazabiliyordu) kendi başına nasıl ders çalışsın.Elbette eşlik etmek gerekiyor.Daha sonra öğrendim ki 2.sınıf bu iş için idealmiş.2.sınıfa alışkanlıklar yılı deniliyormuş ve çocuk bu yılda nasıl çalışırsa ömrünün sonuna dek o şekilde götürüyormuş çalışma işini.İçim rahatladı vallahi.
Sonra gelelim ders çalışmaya.Eskiden biz çizgi çubukla başlardık bunlar direkt e-l-a diye başlıyorlar.
Az sinir olmadım Ela-Talat ve Lale'ye(sen sinir oluyor olabilirsin ama onlar birbirini çok seviyorlar bak hep kola kola el eleler demişti bir arkadaşım:) )
Yazmaya geçince en büyük sorunu küçük "e" harfinde yaşadık biz.Hep küçük "l" gibi oldu ya da fiyonk :).Tabii bir başka sorunda bileklerin ağrıması.Buna çözümü oyun hamuru ile buldu öğretmenimiz.Hergün 1-2 saat oyun hamuru ile oynadılar okulda.Hem oyun oynamış hem de kollarını güçlendirmiş oldular.
Okumada ise 2 ayrı sorunumuz vardı hep
1) Tersten okuma ki, bazen hala yapıyor
2)Harf unutma. Saatlerce le le le yazıp oku bakalım dediğimizde "la" dediği ve ya "biz bu harfi görmedik ki" dediği zamanlarda anne baba olarak insan kendini çok çaresiz hissediyor.Şimdi kızsanız olmuyor zaten yeni yeni öğrenmeye başlamış çekiniyor,kızmasanız kamera şakası gibi uğraştığınız hiçbir şeyi anlamamış...Okuyoruz ama heheytt ne zorluklardan geçtik geldik bu günlere :))
Birde diğer veliler durumu var ki bu en kötüsü.Şimdi siz eğer böyle bizim sınıf gibi koşarak ilerleyen bir sınıfta" elinden geleni yapıyor işte çocuk daha ne yapsın" diyen bir veli iseniz arada bir komplekse girmeniz, anne babalığınızdan şüphe etmeniz normal.Çünkü sistem böyle ve siz sisteme terssiniz.Şimdi 7 yaşındaki çocuğu her öğlen arası ders çalışırmaya gelen veliler var.O çocuk tenefüse çıksa daha iyi olur diye düşünürken bir yandan da acaba ben alakasız bir annemiyim diye düşünüyorum zaman zaman.Biz bize verilen ödev(okuma ve dikte)dışında gün içnde 1-2 sayfa matematik yapıyoruz hepi topu,zaten daha fazlasını nasıl yapacağız???Ama sınıfta öyle çocuklar, veliler var ki 300küsür sayfalık matematik kitabını bitirmişler.Bunların onlara normal gelmesi bana anormal gelmesi, onların bunu yapıyor olması,bizimse yapılabilir bulmamamız aramızda ciddi frekans farkı olduğunu gösteriyor.
Ben bir anne olarak elbette çocuğum başarılı olsun iyi yerlere gelsin isterim.Ama mutlu da olsun isterim.Mutlu olursa başarılı da olur.Severse başarır.
Allaha şükür ne okumakla ne de yazmakla ilgili sorunumuz yok,matematiği severek yapıyor,yanlış yapıyor doğrusunu öğreniyor napalım.Ya bir de hiç yapmak istemeseydi(bir de öyle bir grup var çünkü)
Ama kreşe götürüp eve geldikten sonra yaşananlardan sonra, okula gidip gelip evde yaşananlara bakınca insan gerçekten duvara çarpmış gibi oluyor.
İlkokula başlamak zormuş....1.sınıf meşakatliymiş.Klasik bu sözlerin doğruluğu tartışılmazmış.
Çocukları kreşe gidenler bugünlerinizin kıymetini bilin eve gelince bol bol oynayın gülün çocğunuzla :)

23 Ocak 2012 Pazartesi

Doktor Civanım!!!


Dedim ya zatürreyim diye öğrenme hikayemi anlatmak istedim.
Bu kış o kadar çok hasta oldum ki gidiyorum doktora anti..biyo.tik veriyor geliyorum içiyorum 1 hafta iyiyim sonra tekrar hasta...
2 hafta evvel yine öksürmeye başladımBu sefer inat ettim,artık kime neye ediyorsam??? Gitmedim doktora.Sonunda eşim bizim kurumun sağlık merkezine zorla götürdü beni.Kurum hastanesi dediysem Türkiyenin en büyük üniversite hastanelerinden biri, daha ne olsun.Nefes alıp verirken gögsümden hırıtılar geliyor,öksürükten boğuluyorum.
Doktor önce sırtımı dinledi,gayet normal dedi??(nasıl yani) Film çektirdik birşey yok alerjik bakalım dedi.İyi ya dedim verdim ertesi sabah kanları, bir sonraki günde gittim sonuç göstermeye.Benim ilk gittiğim doktor yokmuş(allahtan) başka doktora yönlendirdiler beni.İçeri girdim,sonuçlara bakıldı.Sonuçlar normal dedi doktor.Ben baştan aldım tüm şikayetlerimi.Dinleyelim sırtını dedi ve daha ilk nefesin sonunda zatürre gibisiniz size nasıl birşey yok dediler dedi.Hemen film çektirelim dedi.2 gün araya çektirdik bir film daha:( .Doktor bakar bakmaz zatürre dedi ve ilaçlarımı yazdı.
Ben diğer doktorun anlamamış olmasına anlam vermeye çalışırken daha, bir arkadaşım aradı."Evdeyim ,hastayım yatıyorum, zatürre olmuşum" diye.Anlattıkları aynı benim hikayem.Aynı doktor aynı alerji testleri ve başka bir doktorun kesin kararı zatürre.
Şimdi bu doktorlar aynı dersleri okumuyormu.İkisi de birçok hasta görmüyormu.Zatürre gibi (benim başlarda hafife aldığım ama gerçekten de boş verilmeyecek bir hastalık olduğunu öğrendiğim)önemli bir hastalığı nasıl anlayamıyor???
Yine daha yeni bir arkadaşımın babası günde en fazla 200mg içilebilen bir ilacı 1800mg içilecek dediği için doktor karaciğerini iflas etme boyutuna getirmişken.Azcık daha özenli olmak gerekmez mi acaba....

21 Ocak 2012 Cumartesi

Özet :)


Okullar açıldı diye yazmıştım.Sömestre tatiline başladık bari bir de şimdi yazayım :)
Kocaaa 1 dönemi geride bıraktık.Şimdi baktım da 3 taslak yapıp yayınlamamışım.Nedense.Oysaki yazdğım şeylerden birisi beni sevinçten havalara uçurmuştu.Neyse 1-2 hafta daha bekleyip öyle yazacağım :))
Dodik hanımın okulundan haber vereyim.Kuzu karneyi aldı.Çoook güzel bir karnesi var.Umarım hayatının sonuna dek başarıları devam eder :) Resimlemek isterdim ama fotoğraf makinemiz yok :(
Oysaki kızarmış elması nazar boncuğuyla ve hatta üstün başarı belgesiyle çok güzel bir karnesi var kuzumun.
Tatile girdik dolayısıyla.
Ben de izin almayı planlıyordum ama zatürre olunca izin değil raporlu oldum.Sevineyim mi üzüleyim mi bilemedi aslında.Zira yıllık iznimin cebimde kalması elbette çok hoş :) ama öksürükten boğulacak gibi olmak pek keyifli değil açıkcası.
Bu arada veli temsilcisi oldum.Sınıf annesinin yeni adı buymuş :) Çocuklarla vakit geçirirken çok eğleniyorum.Sanırım yanlış meslek seçmişim : ) 33yaşında farkettim azcık geç oldu sanırım :)
Bu dört ay boyunca toplantılar , partiler organize edip,hediyeler çiçeklerle ve en önemlisi sınıfla ilgilendim :) en son karne dosyalarını hazırlayıp dönemi kapattım.Yani sanırım :)
Sınıfta bir sürü kankam oldu :) Hatta öyleki bazıları sabah Doğayı bırakıp çıkarken nereye gidiyorsun gitme bizimle kal diye koluma yapışıyorlar :) yani bir çok veli temsilcisinin aksine bu işi severek yapıyorum.
Ama ciddi mesai istiyor.O kadar ki işte işim bittikten sonra hep yapacak birşeyler oluyor.Olsun Doğa mutlu....... ben mutlu :)))
Bu sene yeni yıla İstanbul da girdik biz ..(Konuyu hızlı değiştirdim :) )Bu acaba bu sene daha çok İstanbula gideceğiz anlamına gelirmi acaba ??? :) Gelebilir tabii neden olmasın :)
Çok güzel bir akşamdı.Hep beraber söylenen şarkılar ,oynanan tombalalar,çiftetelli,Ankara havaları,Dodikimin konseri,yemekler... herşey çok güzeldi.Yılın ilk günü yapılan kahvaltı:) arabayla boğaz turu,Kanlıca yoğurdu,Çamlıcada çay, salep hepsinden önemlisi sevdiklerinle beraber olmanın verdiği mutluluk.Bu sene güzel geçsin....Ailemiz büyüsün hep sevdiklerimizle beraber sağlıklı olalım.Bencillik yapmıyorum Aynı şeyleri sizler içinde diliyorum.Yeni yıl herkese sağlık mutluluk huzur ve tabii ki de parada getirsin.Daha sık yazarmıyım.Galiba artık istiyorum yazmayı .Ama kısmet diyelim.Dodikimin bile bir sürü havadisi birikti.Hadi unutmadan birini yazayım.
Kitap okuyorlar ya şimdi bol bol.Sınıflarına kütüphane yaptılar.Eskiden kalan kitaplar ve bu sene yeni aldıklarımızla.Hergün iki tane 16 sayfalık kitap alıp geliyor bizimki, okuyoruz.Birde 64 sayfalıklar var.Onlardan getirmiyor.Birgün sordum.Doğa zaten hergün 32 sayfa okuyorsun neden kalın kitaplardan getirmiyorsun???
O kitaplar benim ayarımı bozuyor anne....
Ayarınız hiç bozulmasın....
Sevgiler