30 Nisan 2009 Perşembe

Nerden Gelir Bu Can ??

Aslında Doğanın sayfasınada ekledim bu resmi ama cevaplar öyle hoş ki buraya tek başına eklemezsem olmazdı....

6,5

Zaman bu sabahın körü,
Konuşanlar,
Koza&Tabiat

Tabiat : Nasılsın Kozacım?
Koza:Görüyorum, görüyorum... hatta kitap bile okuyorum :)
Gülüşürler....
Artık olduk olmadık kayan ,düşen aranan ve rahatsızlık hissi veren lenslere elveda denmiştir.
Koza mutludur.O mutludur ya Tabiatta mutludur.
Geçmiş olsun Kuzuma :)

29 Nisan 2009 Çarşamba

Samimiyetsiz

mecliste olmayı aslında çok da istemediğini açıkca belirten birinden doğrusu bu açıklamayı okumuş olmak pek inandırıcı olmadı.Hangisinin gerçek fikri olduğundan adım kadar emin iken....samimiyetsizliğe gerek yok diye düşünüyorum...

26 Nisan 2009 Pazar

Bencillik Nasıl Öğrenilir??

Tarih 23 Nisan 2009 yani çocuk bayramı.Doğa hanım saatlerce kahvaltıyı uzatmış ve biz çok üzülerek okul gösterilerine yetişememişiz.Son çare yakınlardaki bir AVM ye gidip faaliyetlere katılmak.

Gittiğimiz merkezin çocuk sokağında faaliyetler güzel.Neden mi öncelikle engelli çocuklar yararına yapılıyor faaliyetler ve de her zaman yapılan faaliyetler değil bazıları.

Mesela çocuklara ebru yaptırılıyor.Renklerle nasıl oynandığı o renklerin nasıl su üzerinden kağıda geçtiğini hayranlıkla izleyip katılıyorlar.

Kocaman kağıtlara aldıkları boyalarla hep birlikte resimler yapıyorlar.İmzalayıp duvarlara asıyorlar.Boyalarını kağıtlarını paylaşıyorlar.
Ve bir kenarda bizde boya almışız resim yapıyoruz.
Az sonra tam karşımızda resim yapan çocuğun annesi faaliyeti düzenleyen ekibe çıkışıyor.
"Nasıl olur canım sordunuzmu bana.Para veriyoruz boya alıyoruz siz hem çocuğumun boyalarını, hem de kağıdını başkasına da veriyorsunuz."
Çocuk şaşkın "neden kızdın anne" diyor.
Kadın söylenmeye devam ediyor. "Bak başka bir çocuk da resim yapmış senin kağıdına ,sonra bana söylenme sakın.Neden izin verdin?"
Ekipden bir bayan açıklamaya çalışıyor.
"Hanımefendi diğer çocuğunda boyaları vardı, iki boyayı ortak kullandılar,kızınıza sorduk arkadaşın resmini buraya yapabilirmi diye olur dedi."
Kadın söylenmeye devam ediyor.
"O zaman kağıtları daha küçükyapsaydınız, masaları ayırsaydınız.........."
Kadının açıklaması şu:
"bugün 23 Nisan, istedik ki boyaları kağıtları birbirine karışsın, çocuklar paylaşmayı birlikte birşeyler yapmayı öğrensin."
Kadın kızgın söylenerek çocuğunu alıp gidiyor.Ekipdekiler şaşkın sonuçta engelli çocuklar adına yapılan bir organizasyon ve amaç bambaşka araç resim yapmak.Ne olmuş ki boyayı iki kere de başka çocuk sürmüşse.Yağlıboya tablo değilya bir başka çocuk bir çiçek kondurmuşsa yan tarafa ne olur??
Benim aklımda sadece çocuğun anlamaz bakışları ve cümlesi kalıyor geride:
Neden kızdın anne???

24 Nisan 2009 Cuma

Danalık Günlerimde*

Evet sonunda beklenen gün geldi ve gönüllü anneler sahnedeydi :)
Eveeeeet "Beyaz Dana" benim :)
Kostümümde başlığımı yapan sevgili Kozaya ve saatlerce dolaşıp bana çan bulan sevgili Kedim'e en başta teşekkür etmek isterim.Saolsunlar varolsunlar.Gelelim oyuna;

Oyun çocuklara süpriz olacağından Doğa'nın haberi yoktu ancak oyun sabahı(21 Nisan) söylemek zorunda kaldım.Çünkü sabahtan itibaren anne sen tavşan ol diye tutturdu.(Sanırım çocuklardan birtek Doğanın haberi yokmuş :) )
Annecim ben danayım dediğimdeyse uzun uzun ağlayıp ben danaları sevmem diye içimi yaktı doğrusu.
Sonunda babamızında araya girmesiyle benim bu oyunda dana ,bir sonrakinde tavşan olmam koşuluyla ağlamayı bıraktı.Ama ben sanırım bu duruma gerçekten üzüldüm :(
21 Nisanda az erken Kozaya gittim son bir kostüm provası ve sonrasında tiyatro salonu.(Arada arayıp destek olan Figen'ime teşekkür ederim.Keşke gelebilseydiniz)
Biraz erken gitmişim.Gittiğimde bir başka oyunun provaları vardı.Onları izlerken bizim ekip geldi.Gönüllü anneler, hakikatende ekip tam olmuş.Herbiri birbirinden tatlı enerji dolu insanlar.Azcıkda uçuk olduğumuz konusunda hemfikiriz elbette.
Çocuklar gelmeden tek bir prova yapabildik.Zamanımız kalmadığından hızlıca makyajlar yapılıp herkes son kez rollerini sadece sözle geçti ve bizden önce sahne alan çocuklarımızı perde arkasından gizlice(görünmeden)izledik.
Sıra bize geldiğinde dana kardeşimle elele çıktık sahneye bostancının arkasından.Koza ve Kedi alkışlandığımızı söylüyor ama inanırmısınız hiç hatırlamıyorum.
Ve tüm oyun.Provalardan bile iyi çocukların da katıldığı doğaçlama sahneleri hemencik oluşturup eklediğimiz ve hiç tahmin etmediğimiz kadar başarı keyifli 20 dakika.
Sonrasında sahnede çocuklarla dans eden ve inmeyen biz çılgın anneler :)
Şundan emin oldum ki zor ama çok keyifli bir işmiş bu.

Oyundan birkaç resimde burada işte.
Yıllar sonra dönüpde bakabileceğimiz ya da Doğa'ya hatıra kalabilecek olduğunda son anda da olsa iyikide oradaymışım dedim kendime.
Ve son olarak tüm konuşmalar bittiğinde bir kez Lösev bir kezde kimsesiz çocuklar için oynanacak bu oyun yine bu ekiple.Oyunu yazan oynayan emeği geçen herkese teşekkürler benden.
Ve son bir teşekkür de Sufi'ye yazımın adı için.
Herkese sevgiler.
Möööööö ;)






23 Nisan 2009 Perşembe

Korkma Sönmez


Bu vatanda.... diyerek salladı tüm gün bayrağını :)
Şimdi içerde uyuyor.
Mutlu mu ?..... sanırım öyle.
Tüm çocuklar öyle olabilse keşke.....

18 Nisan 2009 Cumartesi

Bahar...

Doğa ananneye, baba en büyük babanneye gitmişken ,bizim eve bahar giriyor yavaş yavaş bugün.Havada yine en sevdiğim kokulardan bir demet, yumuşatıcı kokusu.İçime çektim .......
Oh mis valla.....

Endişeli ama Umutsuz Değil!


Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, “Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır” demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, “Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir” diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, “demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek”
Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, “ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.”
İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!
M.K.ATATÜRK
Bu güzel birliktelik çağrısı için Öykü'ye teşekkürler...

15 Nisan 2009 Çarşamba

SB



Sevgili Dijle göndermiş bu ödülü bana.Teşekkürlerimle aldım ve çok mutlu oldum.Şimdi dağıtma sırası bende iken aşağıya sol tarafa eklediğim ve ekleyemediğim Geogle Readerla okuduğum veya sık kullanılanlara attığım herkese... herkese gönderdim ben ödülümü.

Hazırlık ve Kafa Karışıklığı

Rolünün hakkını ver!! ......Rolünün hakkını veeerr.....!!
Bu cümle kulaklarımda gittim dün son provaya(benim ilk provam nasıl olacaksa  işte)
Ekip süper, diğer dana tanıdık çıktı.Pek eğlendik:)
Karıncaların ikisi zaten en Dodık Hanımın yakın arkadaşların annesi.
Tavşanlar ve ağustos böceği ile de  orada tanışmış olduk.
Bana "zaten 2 cümle Tabiat hanım" diyen öğretmen ablamızı eshefle kınıyorum oyun danaların sahneye girmesiyle ve muhabbetleriyle açılıyor yafu....
Bu arada abi "dandini dandini dasdana" diyerek oyunun ilk repliğini vermiş de haberim yokmuş  :)
Dün Doğa'nın söylediği üzere onlarında bize süprizleri olacakmış.Sıkışırdım nedir söyle annem lütfeeen diye bile uzattım."I-ıh söylenmez sır herhalde" diyerek kestirip attı :)  (bazen kim anne- kim çocuk şaşırıyorum doğrusu :)  )
Yarın kostümlü prova var yalnız kafama üzerine kulak geçirilmiş bere şeklinde bir şapka yapmalıyım(üff düğme bile dikemezken nasıl yapacağım düşünüyorum )

Kimden sonra hangi cümleyi söyleyeceğim ben diye habire okuyup habire söylenip duruyorum.

İşte tamda bu ruh halindeyken analizler gelmeye,insanlar istek yapmaya, ve sonuç beklemeye devam ediyorlar.
Birde üstüne klima tamamen bozuldu.Tek kelimeyle felaket.

Bu gün spora sürünerek gittim hatta giderken bakındım etrafa şöyle biri beni kolumdan tutupda "ya nereye gidsiyosun nasılsın azcık sohbet edelim" dese gitmeyecektim o derece yani.Giderken Kediyi gördüm " beni bıraksana şu salona" dediğimde oda "aaa gitme Tabiat" demedi de saolsun "valla yemeğe gidiyorum hayatım, al anahtarı vereyim sen kendi kendini götür" diyince arabada çıktı, gitmemek hayal oldu.Ha gittim iyi oldu o ayrı konu.


Bizim step  öğretmenimizin de içinde bulunduğu üniversitemizin Step Grubu  bu senede yarışmalarda Türkiye birincisi olmuş hohoyt !!.Haberlerini aldık.Zaten olmamaları mümkün değildi.Tek kelimeyle muhteşemler.8-9 kişiler sanırım ve herbiri aynı anda aynı hareketi inanılmaz güzel yapıyorlar.Pazartesi bir 7lik setle kutlarız artık ;)
Aslında yazmak istediğim bambaşka şeyler varken aklımda, bunları yazıvermiş buldum kendimi bir anda.Zaten bu aralar hep böyle oluyor.Güzel bir haber oluyor önce  yazmalıyım diyorum sonra okumalara dalıp gidiyorum, kalıyor.Yada canım sıkılıyor ,birşeyler hakkında yorum yazmak istiyorum  sonra bir bakıyorum bambaşka yerlerdeyim.

Kafam karışık sanırım.Bi de azcık havalar çarptı gibi.

Ama buralardayım biraz dandinileyim dönerim  ;)

10 Nisan 2009 Cuma

23 Nisan


İçimden dolup taşan kahkaları bastıramıyorum ki şu anda.Az önce telefonum çaldı.Arayan Kreşten bir öğretmen ablamız(ÖA)
ÖA:Tabiat hanım merhaba rahatsız etmiyorum umarım müsaitmiydiniz?
Tabiat(T): Aaaa merhaba ÖA müsaitim buyrum hayırdır.
ÖA:Tabiat hanım kreşte biliyorsunuz 23 nisan gösterimizde velilerin sergileyeceği bir oyun var.
T:Evet
ÖA: İşte o oyundaki veliler sizide illa aralarında görmek istiyorlar.Olmazsa olmaz dediler.
Gülüşmeler...........
T:Yani ben istemiştim zaten ama prova zamanları çok tersti o yüzden katılmamıştım
ÖA:Merak etmeyin Tabiat hanım zaten sadece 2 prova kaldı biri şu gün diğeri şu gün birde kostümlü prova olacak
T:İyi bari tamamda 2 provada olurmu dersiniz?
ÖA:Yok canım rol kolay zaten.
T:Yaaa doğruya bide o var ne olacağım ben
ÖA:(Kısık bir ses tonuyla)Dana.Ama merak etmeyin başka danalarda var yani karıncalar inekler tavşanlar falan demek istedim
T::))))))Dakikalarca güldükten sonra hıh tam benim rolüm, oldum gitti.
Gülüşmeler.............

Du bakalım bu 23 Nisan dana olarak sahneye çıkacağım uzun yıllar sonra ilk sahne tecrübem olacak.Kostümüm bile hazırmış.Bu akşam gidip aldımmı tamamdır.
Bak hala içimden gülmek geliyor.Ah Doğa ah ne hallerdeyim senin yüzünden tostik :))

7 Nisan 2009 Salı

Cengaver!!


Hoca:Evet şimdi tüm hareketleri bağladık.Sizce ardarda kaç set yaparız??


Sınıftan genel:Üççççççç......biiiiirrrrr(gülme efekti)


Tabiat: Beş iyidir bence


Hoca: Hmmm beş dendi süper yedi set hadi bakalım başlıyoruz


Sınıftan genel ses: Yuhh......Naptın yaaaa.....Yok hocam çok olur.........


Tabiat:Hocam bunun sorumluluğu çok ağır valla arkadaşlar çok pis bakıyorlar üç yapın siz şunu...


Hoca: Hehe hadi kızlar azcık nefes açın aaaaa


Sonuçta yedi set yapılır.


Ve bugün

Diz kapağından aşağıya merdiven inip çıkarken ağrıyan bir sağ bacak kalır.(Sanırım kızların ahı tuttu :) )





6 Nisan 2009 Pazartesi

Maddeledim Duramadım :)


*Haftasonu sınavda görevliydim.Benim 4 Kedinin 2 görevi olunca Dodık hanım Cumadan anannenin yolunu tuttu.


*Görev yerim eve 20 dakika yürüme mesafesinde olunca Cumartesi ve pazar 20-20-20-20 toplamda 80 dakika yürüyüş yapmış oldum


*Allahtan olaylı geçen sınavlardan olmadı.Saolsun öğrencilerin sınavın son dakikasına kadar beklemekten başka bizi bunaltan bir tarafları olmadı(biliyorum biliyorum bu onların hakları.Söylenmedim hadi geri aldım;) )


*Akşamları dönüncede işe devam etme planlarım vardı ama yürü ayakta bekle yürü gel olunca sızlayan ayaklarımla hiçbir iş yapamadım.


*Aralarda eve koşup birgün çamaşır birgün ev temizliğini halledebildim sadece.Yemek yapamadım bi de ütü kaldı ühüüüüü:(


*Doğayı ne zaman arasam sokakta bahçede gezmede olduğunu öğrendim.Bahar geldi ya .Yaşasın park mevsimi :)


*Geçenlerde sizi kreşte çok özlüyorum diye söyleniyordu.Bende haftasonu ananneye giderken bizi özlermisin diye sormuş bulundum.Merak etme özlemem sanırım diye cevapladı.İtiraf ediyorum hem sevindim hem bozuldum ;)


*Spora devam ediyorum.Kendi adıma üzülerek bildiriyorum ki kiloda bir değişme yok ama olmayan pantolon etekler olmaya başladı.Bu da bir gelişme.(kimi kandırıyosun!! püff)


*Sporun fiziksel katkısı kadar ruhsal olarakda beni oldukça iyi ve formda tuttuğunu farkettim.Hem yeni bir sürü insanla tanıştım.Haftada 3 gün 1 saat hem gülüp, hem de spor yapıyoruz ayrıca 1 saat bile olsa iş yerinden ayrılma oluyor.


Ve son olarak bu baharın gelmiş olması beni, hem azcık boğazlarımdan rahatsız, hemde inanılmaz mutlu etti.Kendimi sokaklara atıp yürüyesim var.Birde öyle bir yerdeyim ki baharın geldiğini burdan iyi hiçbir yerde anlamazsınız (özendirmek gibi olmasın)
Not:resim benim değil internetten ama madem lafını ettim size burdan birkaç resim çekeceğim.
Söz.

1 Nisan 2009 Çarşamba

Ben.....Çocukken

Sevgili Zuzuların annesi Banu boşlukları doldurmam gereken bir mim paslamış bana :)

Sorular başta kolay gibi geldi ama cevaplamaya başlayınca debelenip durdum diyebilirim:) Özellikle son soruya cevap veremedim.Kendimi kusursuz görmemden değil elbet bu durum hatta çoğu zaman kendimi daha çok sorgularım ama cevap veremedim işte.O yüzden özür dilerim ...


1)Çocukken okulun tuvaletleri o kadar pisdi ki annem sürekli "okulda tuvalete gitme kızım hasta olursun" diye uyarır dururdu.Saolsun onun bu uyarılarını dikkatle dinlediğim için çoook ev kapısının önüne kadar sabredip anahtarla kapıyı açmaya çalışırken altıma kaçırdım.


2)Çocukken bana anannem bakmıştı.Allah rahmet eylesin sürekli bana öğrettiği "aman uslu ol, bak ne derler ,sözümü dinle "gibi öğretiler yüzünden daha çok, konuşan fikirlerini açıkça söylemektense dinlemeyi tercih eden,bakışlardan ne demek istendiğini anlayan ve ona göre hareket eden bir çocuk olarak sanırım yaramazlık yapmaktan oldukça yoksundum.


3)Çocukken annem ve babamın yaptığı kavgalardan yaralanmış olabilirim.(%100)


4)Çocukken balerin olmayı hayal ederdim.


5)Çocukken hep babamla evlenmek isterdim.



6)Evimizde asla yeterli muz olmadı.(Bir maymun kadar meraklıydım muza.Çocukluk işte :) )


7)Çocukken daha fazla huzur ve sessizliğe ihtiyaç duyardım.


8)Birdaha asla anannemi göremeyeceğim için (tarif edilemez şekilde)üzgünüm.


9)Yıllar boyunca ölmenin nasıl birşey olduğunu,ölünce bize ne olacağını ve hayırlı ölümün nasıl olabileceğini hep merak ettim.(Sanırım artık hayırlı ölümün nasıl olacağını öğrenmiş bulunmaktayım.Diğerleri ise eskisi kadar kafamı karıştırıp beni düşündürmüyor.Nasıl geldiysek öyle gideceğiz.Allah hayırlı ölümler versin.)


10)..........................kaybımdan dolayı kendimi suçladım.
Denizanası, Neva'lı günler, Anne İş'te cevaplamak isterlerse sevinirim.