20 Temmuz 2008 Pazar
Azap(Kelime Oyunları-Deniz)
"Yine akşam oldu ,haydi" dedi kendi kendine.Zaten uzun zamandır konuştuğu tek kişide yine kendisiydi.Kimbilir belki bir başka sesle konuşamayacak kadar uzak kalmıştı dünyadan.Tek amacı, tek gayesi, her akşam fenerin yanması ve gecenin karanlığında, denizin ortasında yol alanların yollarını bulabilmesi olmuştu.Belkide kendi yolunu bulamadığından böylesi onu mutlu ediyordu.Keşke zamnında onada doğru yolu gösteren birileri olsaydı.Ama keşke ne manasızdı...
Kırk kırkbeş yaşlarında, zayıf ,gür saçlarında kırlar, gözlüklü ve yorgundu Haydar.
Çok gençken yapmıştı hatasını.Daha onbeşinde bile yoktu belki."Al" dediler "al bunu git vur onu."
Geldiği yerde ne deniz vardı, ne martı.Hiç bilmezdi ,görmemişti.İlk defa, büyük görevini yerine getirmeden 2 gün önce görmüştü bu kocaman suyu.Dalgalı, rüzgarlı bir ege akşamında inmişti o yosun kokan sahil kasabasına.Keşke başka bir yerde görseydi denizi ilk ,keşke başka bir sebeple.Ama keşke ne manasızdı.
İki günde tamamlamıştı görevini.Yine bir deniz kenarında ellerini başlarının arasında sessizce ağlarken bulmuştu onu jandarma.
Sonra uzun bir süre ne deniz gördü ne de toprak.Ne özgürdü ne hafif.Yıllar sonra omzunda hatasının ağırlığı elinde küçücük bir valizle çıkarken mapustan, gitmek istediği tek yerin sadece iki gün gördüğü sadece iki gün kokusunu duyduğu deniz olduğunu farketti.
Dönmedi köyüne.
Asla onun kadar özgür olamyacağını bildiği denize koştu.
Her akşam yaktı fenerini, yolunu kaybedenlere yol gösterdi.Her akşam af diledi.Yorgunluğu bundandı...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
13 yorum:
Öykü size mi ait bilmiyorum. Olmasa ne farkeder, önemli olan paylaşılmış olması.
Hayatı deneyimlemek, tekamül etmek,gelişmek üzere buradayız.
Yanlış yapmadan sadece doğru yolda yürümek en yüce erdem olsaydı,secde edenler melekler değil insan olurdu. Yanlışlar içinde doğruyu bulabilmek, en kutsal olan yaşamdır.
İnsanların iyi, kötü büründüğü tüm bu haller tekamül etme sürecinin doğal bir parçasıdır.
Sevgiyle kalın...
Yinede yaptığı iş çok güzel Haydar'ın. O uçsuz bucaksız yosun ve iyot kokan deniz huzur verir insana.
Ellerine sağlık, duygulu ve bir o kadar da sıcak.
Sevgilerle...
Öykü "Öykü atölyesi" nin kelime oyunları için yazmaya çalıştığım bir öykü sevgili uçan martı:)
Hepimizin amacı aslında bu dünyada insana yakışan özellikler sergileyip galiba mümkün olduğunca az hata yaparak ilerlemek.Ancak senin de dediğin gibi yanlış yapmak insana has bir özellik.Bencede önemli olan yaptığın hatayı anlamak.Eğer hatanı anlarsan ve o hatanın pişmanlığı omzuna yüklenirse kimin ne diyeceği kimin ne ceza vereceğinden çok kendini affetmek ya da affetmemek önemli olan oluyor gibi sanki.Önemli olan eğer hata yapıldıysa bunu bir daha tekrar etmeyecek kadar büyük ders almış olmak oluyor gibi sanki.
Bir kere yapılırsa hata ikici üçüncüde alışkanlık oluyor galiba.
Tanıştığımıza çok memnun oldum sevgili uçan martı.
deniz huzur deniz ferahlık deniz özgürlük veriyor insana değilmi sevgili yaşamın kıyısında.
sevgilerimle
Çok güzel olmuş kalemin esağlık.Ama hüzünendirdi beni.Haydar gibi hayatını çöpe atmış kaç hayat var .Bir hiç uğruna zindanlarda tüketilen ömürler çok yazık :((((
güzel bir hikaye..
deniz, sonsuzluğu ve özgürlüğü ifade eder.. ama deniz kenarında yaşayan bazı insanlarda bu durum aşırı bağımsızlık ve özgürlük hissi oluşturarak olumsuz etkiler yapabiliyor.
Denizsiz bir şehirde yaşamak fikri bile ürkütüyor beni. Ne yapardık deniz olmasa. Öfkelerimizi, sıkıntılarımızı, hüzünlerimizi nehir edip, nerelere akıtırdık?
Öykü çok güzel, ellerine, kalemine, güzel yüreğine sağlık can kuşu.
öperim çok...
Haydarı cahilliği yakmış gibi geldi bana sevgili periciğim.Eğitim şart diyeceğim ama komik olsun diye değil vallahi..
sevgili HS 1983,
o olumsuz etkide ben denizin sucunu pek bulamıyorum.O o kişilerin aykırılığıyla alakalı sanırım.
Oysa seninde dediğin gibi deniz nasılda güzel duygular hissettiriyor aslında insana
incegülüm bak burda deniz yok şişip şişip patlıyoruz.Bide deniz olsa varya şu ankaranın üstüne şehir olmayacakta bakma sen (ankaralı avuntusu işte idare et)
bir deniz kenarına oturduğunda şöyle derin bir nefesde benim için çek şöyle bide benim için dal git uzaklara dilinde de bir türkü olmazmı.
öptüm seni sevgilerimle..
Sevgili gizli bahçeye sahip Tabiat ana:Gözümüzü kapattığımızda hayal ettiğimiz denizle, yanıbaşına varıp açık gözlerle görüp algıladığımız deniz aynı şey aslında.İzmir'de oturuyorum ama nedense Bornova'da oturana İzmir'li diyemiyorum.Suçu 3 adım ötede denize sahip olmamasında.
Haydarın suçu ise yok bence.Ceza-yı ehliyeti yokken yönlendirilmişti o suçu işlemeye.Ben kanun vazı olsaydım Haydar'ın eline o suç aletini vereni atardım içeri .Haydar'ı da deniz kenarında tabiatın içinde korur kollardım.Ellerine sağlık.Sevgilerimizle.
sevgili sufi,
insan elindekinin kıymetini zor bilirmiş ya o hesap anlattığın.Biz burda denize hasret ayları sayarken dibindeyken kıymet bilmemek kötü elbet.
Keşke söylediğin gibi bir koruma yolu olsaydı Haydar ve onun gibileri...
benden de tüm sufi saja ekibine sevgiler:)
Hepimiz birer Haydar değil miyiz?
En azından çoğu kez...
Çok sıcak ve insanın kendisini görebildiği bir yazı...
Harka...
TüTü
Yorum Gönder