25 Temmuz 2008 Cuma

Sıcak Çok Sıcak


Şimdi Temmuzun sonlarındayız.Bu şehirde sıcak almış başını gitmiş.Sabahın erken saatlerinde bile tepeden baktığında garip bir bulut var evlerin üstünde nemden dolayı.


Eskiden böyle değildi bu şehir eskiden en fazla 15 gün, o da sadece akşama dek devam ederdi sıcak.Sonra Ankara'nın o meşhur rüzgarı çıkar İçanadolunun tamda göbeğinde olduğunu hatırlatırdı sana.


Son yıllarda sanıyorum artan su miktarı ile(göletler-havuzlar) nemde çok arttı ve malum küresel ısınmaylada bir sahil kenti olduk çıktık.


Özellikle son 1 haftadır havalar berbat.

Sıcak gecede devam edince gece uyuyamadım sıkıntısı herkeste var.

Gece uyunmayınca elbette gündüzde sersem sersem dolaşılıyor ortalıkta.Bir garip uyku vaziyeti.Sıcağın verdiği ezilmeyle karışıncada otobüste dolmuşta esen camın karşında başlıyor uyuklama.


Eskiden ,üniversite yıllarında oturduğumuz yerle şehir merkezi çok uzak olduğundan ,yazları daha çok karşılaşırdım otobüste oturduğu yerde uyuyanlara.Kimi kafasını biryere yaslar direkt geçerdi uyumaya.Kimide farketmeden uyur gider öne düşen kafasıyla komik komik etrafa bakardı uyuduğunu ve kasının düştüğünü gören oldumu diye.


Hatta bir keresinde votobüs virajı alırken 18-20 yaşlarında bir kızcağız düşüvermişti koltuktan.Uyurmuş meğerse de hızlı dönünce yerde buluvermiş kendini.

Geçenlerde erken çıktım işten.Cam kenarına oturdum yanıma genç bir çocuk oturudu.Muhtemelen birinci sınıflardan.Düştük yola.Hava sıcak, yolda kaza var, kapalı, dur- kalk gidiyoruz.Ben yine müzik dinlemeye geçtiğimden otobüsle alakayı kesmişim öyle kendi halimdeyim.Bir anda sol taraftan çantama doğru yaklaşan bir kafa farkettim .Benim tutmaya çalışmamla beraber uyandı.Ve uyanır uyanmaz hızla kızaran bir yüzle özür diledi.

Yalnız zannederim yolun daha sonrası onun için eziyet oldu.Belliki uykusu vardı ve bir daha uyumamaya kararlıydı.Uyumadı da ama ben inerken bile gözlerini zorlukla açık tutmaya çalıştığı belliydi.

6 yorum:

HErgun-Since-1983 dedi ki...

Biz bu sıcaklara bizim yüzümüzden maruz kalmaktayız aslında.. Bir söz var ya hani "Nasıl yönetilmeyi hakediyorsanız öyle yönetilirsiniz!"... İşte aynen öyle! Biz böylesine bir havada yaşamayı istiyoruz ki kirletiyor, yakıyor, yıkıyoruz dünyamızı da bir viraneye çevirmeye çabalıyoruz.. Allah da bize hakettiğimizi veriyor işte.. Yine de şükretmeliyiz bence çünkü taş yağmıyor en azından başımıza! :))

Bakın mesela 3 gün sular kesildi yine ve hayat felç olmaya başlamıştı yine.. Herkesin elleri bidonlarla, kovalarla doluydu 3 gündür.. Rezaleti beraber yaşıyoruz. Allah sonumuzu hayreyleeye..
Sağlıcakla kalın, serin kalın.. :))

Vladimir dedi ki...

Sicaga bazen dayanamayacagimi saniyorum.. dayaniyorum. ama bir sey var ki acaip bir yorgunluk veriyor bir turlu dinlenemiyor insan. soyle bir deniz kenarinda olsam diyemiyorum.. cunku deniz kenari burasi.. yine de faydasi yok beton yiginlarinin arasinda ve deniz kenarinda olmanin.

Tabiat Ana dedi ki...

sevgili HS 1983,
zavallı dünya bize iyi dayanmış aslında:( ve halada devam ediyor dayanmaya.Haklısın başımıza gelen kuraklığında, sellerinde ,fırtınalarında sebebinde insanoğlunun düşüncesizce ve hoyratca davranışı var.Umarım bundan sonrası için yapılacak bişeyler vardır.Herkesin daha duyarlı olması lazım.

Tabiat Ana dedi ki...

sevgili Vladimir,
tabi biz deniz kenarında serinleme hayalleri kurma şansına(???!!:) )sahipken sizin denizin yanıbaşında olmanız malesef bende acayip bir kıskanma hissine yol açtı;)
Arada birde olsa beton yığınlarından kurtulup denizin o iyotlu serin havasını daha bol içine çekebilmen dileğiyle:)

cinar dedi ki...

:) Ben de hiç uyuyamam otobüslerde. Açar kitabımı okurum. Uyursam şoför amcamın yaptığı her hareket kat be kat artar vaziyette etki eder bana (denedim daha önce). O yüzden bir gözüm yolda, bir gözüm kitabımda yol alırım.

Sıcaklara gelince pıff demek istiyorum. Ben yazı sevmiyorum. İlkbahar en sevdiğim mevsim, hani şu artık yaşayamadığımız. Şimdi de 4 mevsim var gerçi. Sonbahar yerini fırtına mevsimine bırakırken canım ilkbaharım yaza, yaz da kuraklığa bıraktı maalesef :(

Biz de deniz kenarındayız. Hatta iş yerimiz öyle bir yerde ki eskiden burada yalı varmış. Acaip güzel bir manzarası var. Ama bütün gün sırtım bakıyor bu manzaraya. Deniz pis olduğundan yanıbaşında olsak bile giremememiz de ayrı bir eziyet bizim için.

İşte böyle.

Tabiat Ana dedi ki...

hmmm demek sende annem gibi sürekli şöförü kontrol eden gruptansın.Şöför olmaktan daha yorucu oluyor ama bu durum malesef.
deniz kenarında olupta girememek zor olsa gerek gerçektende :(
masanın yönünü çevirsene çınarım o güzel manzaraya sırt dönülürmü hiç :)