Daha önce bahsetmiştim belki Grange en sevdiğim yazarlardan biridir.Okumadığım sanırım sadece Leyleklerin Uçuşu kaldı.
Her kitabı ayrı kurgu, her kitabı ayrı,inanılmaz bir hayalgücüne sahip.Herbiri ayrı gerilim ve herbiri ayrı güzel
Ancak bu kitap beni inanılmaz etkiledi.
Korku filmi seyredemem seyretsem bile hep vardır ya eliyle gözünü kapatıp izlemek işte öyle seyrederim.
İlk defa bu hissi bu kitabı okurken hissettim desem sanırım yanlış olmaz.
İlk defa bu kitapda hem meraklanıp hem korkup hem gözümü kapatıp okuyasım geldi :)
Kitapda eski bir dalış şampiyonu ile eski bir paparazzinin ilginç ilişkisi var.
Dalış şampiyonu bir cinayet sonrasında yakalanır.Gazetecimiz ise hayatı boyunca hep talihsiz cinayetlerin ölümlerin arasında kalmış ve katillerin bozuk psikolojisine takılmış kalmıştır.Bir cinayet neden işlenir,cinayeti işleyen neler hisseder bunlar onda sürekli takıntı olmuştur. Ve bir gün dayanamaz ve dalış şampiyonunun bu akıl almaz cinayet(leri)i nasıl ve hangi ruh haliyle işlediğini anlamak üzere kendi kurguladığı bir oyunla onunla temasa geçer.Başlarda başarılı gibi görünen bu oyun katilin oyunu farketmesiyle heyecanlı gizemli sürekleyici bir ava dönüşür.
Siyah kan ,sırrı ve önemi nedir acaba sevgili paparazimiz bunu çözebilecekmidir.Ve sonu gelmeyen bu oyunda hayatta kalmayı başarabilecekmidir.
Gerilim seviyorsanız mutlaka okuyun derim.
2 yorum:
bayıla bayıla okumuş ve bahsetmiştim ben de. üstelik okuduğum ilk kitabı idi. devamı gelecek inşallah :))
Grange'nin en sevdiğim kitabıdır Siyah Kan. Sıralamam da ikinci sırada Leyleklerin Uçuşu gelir ki hemen okumanızı tavsiye ederim.
Yorum Gönder