30 Mart 2009 Pazartesi

Seçtin mi ??

Günahlarını almayımda (hiç lazım değil zira) öyle ya da böyle ,bilemiyorum belki de sadaka kültürü saolsun Ankara yine .....

Önümüzdeki günler yeni köprüler yeni şelaleler ve yine yeni alt-üst geçitlere gebe anlaşılan.Çünkü hizmet nedir, vatandaşın gözüne sokabileceğin ve gözünü boyayabileceğin şeydir.

Nasılsa kimse yeraltındaki borulardan haberdar değildir,kimse her sezon yol kenarlarına dikilen ağaç/cık ve her akşam (aman sakın ha suyu boşa akıtmayın diye bas bas bağrılırken) oluk oluk sularla(yeraltı suyuya zararı yok nasılsa)sulanan o zımbırtıları umursamaz,çünkü kimse yolda arabayla giderken girip çıktığı, belkide girip çıkmamak için taklalar attığı kazalardan kıl payı döndüğü çukurları geçtikten sonra hatırlamaz ki,sahi doğalgazla ilgili bir zımbırtı vardı o neydi bak bende unuttum,otobüs zamları,içtiğin suyun geldiği yer hepsi hepsi........sil baştan.Hadi gözümüz aydın.
Yazık oldu bize diyemiyorum sadece kuruyla yanan yaşa üzgünüm, ama en çok Antalyalılar için üzüldüm bak.
Adamcağız o kadar geldi gitti hizmet yaptı,açılış yaptı anlamadınız.Görürsünüz siz bundan sonra.Sanırım durumunuzu en iyi bu özetler "ne kadar ekmek o kadar köfte."
Hay Allahım ya!!

23 Mart 2009 Pazartesi

Bab-ı Esrar

*....................."Tanrının cezalandırıcı olacağına inanmıyorum" diyordu babam."Tanrı şefkat ve merhametle doludur.Onda şiddet yoktur".

Sarı gözlerini babamın yüzüne dikerek bir süre öylece bakmıştı Nesim. "Yanılıyorsun" demişti sonra usulca başını sallayarak "Tanrı merhametten de şefkattende daha büyüktür.Tabii şiddet ve cezadan da.Onda hepsi vardır hepsi birdir.Bir olmak demek çok olanı bir görünümde toplamak demektir ama farklılıklarını silmeden ,aynılaştırmadan,birbirine benzetmeden.Çünkü her varoluşun bir anlamı,bir gereği vardır.Çoğu zaman mesele, Tanrı'nın ne olduğu değil bizim onda ne gördüğümüzdür.Sevgi dolu olanlar merhameti görür,zalim olanlar şiddeti.Zeki olanlar aklı görür,aptal olanlar kör inancı.Alim olanlar bilimi görür ,cahiller mucizeyi.............................


*Ahmet Ümit Bab-ı Esrar

16 Mart 2009 Pazartesi

Büyük Zevkle

dinliyorum
Gittin, kanadı kırık kuştum
Sustum, sözlerine küstüm
Hani kırılırsın siyaha
Nöbet nöbet geceler boyunca
Dün güne dize gelince
Yürek acılara doyunca
O tez dönüşün geç olunca
Kendime tahammülü öğrendim
Kördüm, bilendim
Seni unutmayı öğrendim
Sen yoktun, ben yalnız kalmayı öğrendim,
Acıya duvar gibi durmayı öğrendim,
Kaybolmuş bir dilin sözcükleri gibi
Köksüz, bağsız durmayı öğrendim
Vazgeçtiysen hep sağanak yağışlarımdan
Vazgeçtiysen bitmek bilmez kışlarımdan
Korkma kimseye ödenecek borcum yok
Yoksaymayı ben senden öğrendim

12 Mart 2009 Perşembe

Büyü Dükkanı


Kitapcıda dolaşırken rastgeldiğim ismi dolayısıyla ilgimi çeken ancak incelemeye vaktim olmadığında bakmayı bir başka zamana bıraktığım bir kitapdı Büyü Dükkanı geçen ay bizim kütüphanede görünce aldım baktım inceledim ve okumaya karar verdim.İyikide okumuşum.
Psikodrama Doğa okula başladıktan sonra haberdar olduğum bir psikoterapi yöntemi idi.Hatta bizim kreşimizda haftasonları büyüklere psikodrama kursu veriliyor ancak kreş bize uzak olduğundan katılamıyordum.Bu nedenle daha da bir ilgimi çeken kitap oldukça faydalı.Hem olayları incelemek hem de duyguları tartmak açısından.
Ben kitabı çok beğendim ve kendimce birşeyler öğrendim ancak sanırım bu kitap öyle çok da okuyan kişi tarafından özetlenebilecek bir kitap değil dolayısıyla kitapla ilgili fikriniz olsun diye kitabın önsözünden şu parçayı yazmak isterim :
Bu kitapdaki öyküler bir psikoterapi yaklaşımı olan psikodramanın "büyü dükkanı"(magic shop) isimli tekniğinden esinlenilerek kurgulanmıştır...............................
Tekniğin kullanıldığı psikodrama oturumlarında ,Büyü dükkanı olarak tanımlanan bir sahne hazırlanır.Burası alışverişlerin takas yoluyla yapıldığı,fantazide varolanbir yerdir. Sahnede grubun yöneticisi ya da tecrübeli bir grup Ustaca yapılan pazarlığın sonunda müşterinin, büyü dükkanından alabileceği en iyi şeyi alarak çıkması beklenir.Ama bu her zaman müşterinin en fazla istediği şey olmayabilir.Oyundaki başarı sırrı, pazarlığın inceliklerinde gizlidir.üyesi dükkan sahibi olarak, gönüllü bir üye de müşteri olarak rol alır............................
Kitapda bu şekilde kurgulanmış 8 kısa hikaye var.Zevkle ve öğrenerek okunacak bir kitap olduğunu düşünüyorum.Tavsiye ederim..

3 Mart 2009 Salı

Bu Ne Şimdi


Geçen hafta eşimin babası ufak bir operasyon geçirdiği (ve bizi üzmemek adına haber vermedikleri için).Haftasonu yani duyar duymaz ziyarete gittik.
Annem babam ve Kedibey doktora pansuman için çıkınca Doğa ve ben evde kaldık.
Doğa hanım yine salondaki tüm koltuk yastıklarını yere indirmiş oynarken telefon çaldı.Evde yalnız olan ben telefonu açtım halilen.Karşımda bir bant kaydı:
-Sevgili X mahallesi sakini önümüzdeki yerel seçimlerde oyunuzu hangi partiye vermeyi düşünüyorsunuz.?
-X partisi diyorsanız 1'e
Y partisi diyorsanız 2'ye
Z partisi diyorsanız 3'e basınız.
ve bekleme sesi....
Şimdi birinci olarak ne olursa olsun bu bir seçimse ve ben seçimlerde kime oy vermek istediğimi anama babama kocama bile söylemezken sana niye söyleyim?
İkincisi bu ne biçim bir anket bu seçime giren sadece 3 partimi var yok daha fazlaysa diğerlerinin tuşu hangisi ?
Üçüncüsü hadi diyelim ki genel durumu görelim diyorsun.Çık sokağa insanlarla yüzyüze konuş.Telefonda ev ev ne bu böyle gizliliğe ne oldu?
Ben açıkcası çok kızdım.Mantıklı bir açıklaması olan varsa dinlemeye hazırım