Avludan içeri girdiğinde her akşam üstü olduğu gibi çay ve kek börek kokuları birbirine karışmış yüzüne vurdu.Annesi ,teyzesi ,komşu kadınlar toplanmış bahçenin bir köşesindeki çardakta yine günlük çay muhabbetinde kimbilir neler konuşuyorlardı.
Hemen ilerde çocuklar yerde misketlerle oynarken kendini onların yanına gitmekten alıkoyamadı.Yanlarına gitti ,eğildi.Onu görünce çocuklar sevindi.
-Aaaa Erol abi senmi geldin diye bağırdı.Kısa saçlı çilli çocuk.
-Naber ufaklık dedi.Saçlarını şöyle karıştırdı.
Niyeyse pek gururlandı çilli çocuk sevindi.
Biraz çocuklarla vakit geçirdi ve çardağa doğru yöneldi.Birden kalp atışları hızlandı."İlginç" dedi "bu ela gözleri ne zaman görsem kalbim böyle fırlayacak gibi atıyor".
-İyi akşamlar ev halkı dedi neşeli bir sesle.
Birden masa başında bir karışıklık yaşandı.Hoşgeldinler,okul nasıldılar,çay dökme telaşları.Çayını yudumlarken
-Nasılsın Zehra dedi kısık bir sesle
-İyiyim Erol abi ne olsun.Yine okulda olay vardı bugün erken geldik.
- Sen karışma olaylara dedi.Sonra garip bir hüzünle gülümsedi.
Çayını eline alıp kitaplarını kolunun altına kıstırdı.
-Bu kadar muhabbet yeter biraz yukarda işim var diyip ayrıldı.
Odasına çıktığında aklında hala o ela gözler vardı ve garip bir hüzün....
...................................................................................................
-Kaçta nerde buluşuyoruz Erol? dedi uzun boylu çocuk.
-10 da kahvenin arkasındaki büyük arsada diye cevap verdi.
Gecenin karanlığında ikiside saatlerine baktılar.10a 10 var dedi hadi gel .Adımlarını hızlandırdılar.Buluşma yerine vardıklarında ekibin nerdeyse hepsinin orda olduğunu gördüler.
-Aman ha dedi bir tanesi sessiz ve dikkatli olun.Kim gözetleyecekti polisi?
-Ben dedi Yusuf.
-Tamam aman aslanım dikkatli ol.
Hep beraber sokağın köşesindeki büyük duvarın yanına geldiler.Boyalar fırçalar.Yusuf da yerini almıştı.
Dört bir koldan başladılar yazmaya kocaman duvara.İçlerinden gelen tüm isyan sözlerini.Herkes tamda bitirmek üzereyken yazacaklarını birden bağırmaya başladı Yusuf "kaçın kaçın..."
Bir telaş ,bir koşturmaca yaşandı.Karanlıkta bir kaç el silah sesi duyuldu.Bir sıcaklık hissetti Erol sol tarafında .Koşmaya çalıştı olmadı gücü yetmedi.Yığıldı kaldı yine bir duvar dibine ve yavaşca kapanırken gözleri yine aklında o ela gözler vardı....
18 yorum:
Yakın tarihde yaşandı bunlar değil mi?Kaç erol o yeşil gözleri bir daha göremedi?:( Kaleminiz dert görmesin..güzeldi..
cok samimi bir yazı olmus..anlatımı cok begendım..
sevgıler.
hüzün tutuyor beni bu aralar;bu duvarlar herkesi üzmüş sanki... :(
Sevgili hüzünbaz
:(
kimler neler neler feda etmediler, ne hayallerden vazgeçmediler...
sevgili berrin,
teşekkür ederim:)
Çok güzel olmuş, çok güzel!
Harika bir anlatım olmuş sevgili Tabiat Ana. Eline sağlık.
Çok acıklı.:(((( Yazık oldu gencecik insanlara
Hüzünlü ve güzeldi ellerine sağlık ve sevgilerrrr...
geveze kalem ,
teşekkür ederim yazarken çok mu detay oldu diye düşündüm ama okurken fena gelmedi.Beğenmene çok sevidim:))
ahh incegülcüm,
yazdıklarımın gerçek olabilme ihtimali az yada çok buna benzer şeyler yaşanmış olması ihtimali üzüyor benide hemde çok..
huzunlu bir yazi olmus ama cok hos. Kucukken neler oldugunu fark edemedigimiz bir donemde nice gozler kapandi duvar diplerinde... ne yazik ki...
Okudum. Duvardaki boya oldum. Bir de Erolun aklında kalan gözlere üzüldüm... Kalemine sağlık. Ellerine sağlık.
sevgili esra,
gerçek olabilme ihtimali benide çok üzüyor:((
sardunya,
neden bilmem bende bazen o duvarda yarım kalan isyan sözleri oluveriyorum.Garip dimi...
En sevdiğim sesin eşliğinde okuduğum bu öykü,beni çok etkiledi..
Muhteşem..
TüTü
tütücüğüm ,
şarkı sanada gelsin o zaman.sevgiler...
Duvarlar niye hepimizi bu kadar hüzünlendirdi anlayamadım:(( ama o kadar güzel anlatmışsınki okurken çok şeyler hissettirdi..
çok güzel bir anlatım olmuş bu sonu hazin öykü sevgili tabiat ana, hüzünbazın dediği gibi kaç erol gitti öyle.. keşke sadece öykü olsaydı..
ebrucuğum,
evet gerçektende sadece bir öykü olsaydı keşke...
Yorum Gönder